Güncel Yayınlarımız

Tkhv.org.tr » Yayınlar Ve Eserler » Güncel Yayınlarımız
Türk Dünyası Kültür Atlası (12 Cilt)
Türk Dünyası Kültür Atlası, Türklerin tarih sahnesinde çıktıkları yer olan Orta Asya'dan başlayarak tarihi akış içerisinde Uzakdoğu, Güney Asya , Karadeniz Kuzeyi, Anadolu, Ortadoğu, Kuzey Afrika ve Orta Avrupa'ya uzanan yayılış ve yerleşiminde ortaya koyduğu Türk Kültürünü bir atlas muhteviyatında sunuma hazırlayan 12 ciltlik bir çalışmadır. "TÜRK DÜNYASI KÜLTÜR ATLASI" çalışmamızda, Türk Dünyası 5 ana dönemde ele alınmıştır. -İslam Öncesi Dönem (1 cilt) -Selçuklu Dönemi (2 cilt) -Osmanlı Dönemi (6 cilt) -Cumhuriyet Dönemi (2 cilt) -Türk Devlet Toplulukları (1 cilt) Bu dönemler kendi içlerinde alt bölümlere ayrılarak her dönem kendi içinde “Siyasi Tarih, Dil, Din, Müzik, Mimari, Folklor, Etnoğrafya, İktisâdi ve Ticari Hayat, Askeri Hayat, Edebiyat, İlîm Hayatı, Şehircilik, Diğer Sanat Dalları, Spor” konuları görsel malzemelerle birlikte verilmiştir. 12 cilt olarak tamamlanmış olan yayınımız, Türkçe ve İngilizce olarak basılmış olup yaklaşık 6000 sayfadan meydana gelmiştir. Türk Dünyası Kültür Atlası düşünce ve neşriyatının kamuoyunda gördüğü ilgi eserin büyük bir boşluğu doldurmakta olduğunun delilidir. Öncelikle ülkemiz aydın çevreleri olmakla birlikte, eserin İngilizce-Türkçe olarak hazırlanmış bulunması çalışmanın yabancılara, özellikle protokol takdimlerinde sunulabilecek nitelik taşımasına imkân sağlamaktadır. Yayın sipariş formu için tıklayınız.
Türk Sanatları “Mozaik”
Değişik renklerde küçük taş, mermer ve cam parçalarının bir yüzey üzerinde yan yana getirilmesiyle yapılan mozaik, farklı zamanlarda döşeme ya da duvar süsleme sanatı olarak karşımıza çıkmıştır. Her bir kare parçasının bir araya gelerek oluşturduğu bu görsel şölen, kimi zaman günlük hayatta kesitler sunarken kimi zaman da kutsal sahneleri ve simgeleri göz önüne sermiştir. Temelleri Antik Çağ’a dayanan mozaik sanatı Suriye’den İspanya’ya, Afrika’dan İtalya’ya kadar çok geniş bir coğrafyada yaygınlaşmış; Anadolu coğrafyasındaki kadim yerini de almıştır. Farklı dönemlerde oluşan zevk ve anlayışlar var olan sanat algısını etkilemiş, ortaya çıkan sanat faaliyetleri dönemin hâkim güzellik anlayışıyla aynı doğrultuda gelişim göstermiştir. Bu gelişim sayesinde değişik yapım teknikleri ve farklı tasarımlar ortaya çıkmıştır. Türk Sanatları Serisinin ikinci eseri olan “Mozaik” kitabında, mozaik tarihinden bir sanat dalı olarak ortaya çıkmasına, kullanım alanlarından yapım süreci ve tekniklerine kadar pek çok konu geniş bir şekilde ele alınmış, günümüzde mozaik sanatının icra edildiği merkezlere, çağdaş mozaik sanatçılarına ve seçilmiş sanat eserlerine de yer verilmiştir. Yayın sipariş formu için tıklayınız.
Türk Sanatları “Keçe”
Koyun, keçi, deve, tavşan vb. gibi hayvanların yapağısının, tüyünün dürülüp dövülmesi yoluyla yapılan, kaba, kalın kumaşa verilen ad olan keçe, tarih boyunca ihtiyaç kaynaklı kullanımının yanında sanatsal kullanımla birlikte insanoğlunun yaşamında yer almıştır. Coğrafya insanlık tarihinin başlangıcından itibaren en temel şekillendirici unsur olmuştur. Toplumların sosyal yaşantıdan siyasete, ekonomiden kültüre varıncaya kadar onları diğerlerinden ayıran, ayrıcalıklı kılan özellikleri coğrafyanın bir armağanıdır. Coğrafyayı öncelikle toplumların yerleşim tercihleri üzerindeki yönlendirici etkisiyle ele almak mümkündür. Arabistan’da çölün göçebeliğe, Yunanistan’da dağlık arazinin birlikten yoksun şehir devletleri kurmaya mecbur ettiği topluluklar coğrafyanın insanoğlu üzerindeki en açık etkisidir. Aynı şekilde Orta Asya’nın bozkırları da coğrafya ve iklim şartları dolayısıyla eski Türklerin göçebe yaşam tarzının temelini meydana getirmiştir. Türkler, dünya tarihinin seyrine siyasi, sosyo-kültürel ve ekonomik anlamda en fazla etkide bulunan milletlerin başında gelmektedir. Bilhassa atın ehlileştirilmesi sayesinde kazandıkları hareket kabiliyeti sayesinde Orta Asya bozkırlarından çıkarak birçok coğrafyada etkinlik göstermişlerdir. Atlarıyla uzun mesafeleri kat ederken keçeden yapılma evleri de her zaman yanlarında olmuş ve kışın soğuğundan, yazın sıcağından onları korumuştur. Türkler ile keçe çadırları arasındaki bağlantı yerleşik hayata geçmelerine rağmen devam etmiş ve hatta günümüze kadar gelmiştir. Kültür A.Ş. ile birlikte hazırladığımız Türk Sanatları “Keçe” kitabında, keçe tarihinden keçenin bir sanat dalı olarak ortaya çıkmasına, kullanım alanlarından yapım süreci ve tekniklerine kadar pek çok konu geniş bir şekilde ele alınmıştır. Günümüzde keçe sanatının icra edildiği merkezlere, çağdaş keçe sanatçılarına ve seçilmiş sanat eserlerine yer verilmiştir. Yayın sipariş formu için tıklayınız.
Türk Sanatları “Seramik”
Dünya tarihinde ilk izlerine Anadolu toprakları üzerinde rastlanan seramik, zamanla insanlar tarafından kendini ifade etmenin en güçlü enstrümanlarından biri haline gelmiştir. Bu materyalin bugün bir sanat dalına isim vermiş olması da toplumsal ve sanatsal bir anlatım dili olarak gelişmeyi başarmış olmasının delilidir. Anadolu uygarlıklarından itibaren izini sürdüğümüz seramik sanatı, önce Selçuklularla, daha sonra Osmanlı medeniyetiyle farklı ufuklar yakalamıştır. Öyle ki, ilkel günlük eşyalardan bugün evrensel bir şöhrete sahip olan İznik çinilerine ulaşan tekâmül çizgisi hayranlık uyandırıcıdır. Kitapta seramik, tarihinden bir sanat dalı olarak ortaya çıkmasına, kullanım alanlarından yapım süreci ve tekniklerine kadar geniş bir şekilde ele alınmıştır. Yayın sipariş formu için tıklayınız
Gelenekten Geleceğe Örf ve Adetlerimiz
Bu eser bir yol gösterici olmakla birlikte adab-ı muaşeret kitabıdır. Doğumdan ölüme, hayatın tabii seyri içinde, bilmediklerimizin, hatırlamadıklarımızın nasıl yapılması gerektiğini göstermektedir. 21. yüzyılın eşiğinde Türk insanının nasıl olduğunu, nasıl davrandığını ve yeni nesillere neleri aktarması gerektiğini göstermeyi gaye edinen bir eserdir. Yayın sipariş formu için tıklayınız.
Türk Dünyasında Sürgün ve Göç
Türk Kültürüne Hizmet Vakfı tarafından yayımlanan bu kitap, son bir asırda Türk dünyasında yaşanan göç ve sürgün süreçlerini, kısacası bir devrin panoramasını gözler önüne sermektedir. Türklerin tarihteki yayılma hareketlerinin nasıl bir seyir takip ettiğine dair bilgiler içeren bir yazıyla başlamaktadır. İdil-Ural’dan başlayarak Orta Asya, Kafkasya, Balkanlar ve Arap coğrafyasına kadar ulaşan bir çizgide Türklerin maruz kaldıkları sürgün ve göçlerin geçmişten günümüze olan etkileri değerlendirilmektedir. Yayın sipariş formu için tıklayınız.
İpek Yolu
Vakfımızı İpek Yolu’nun geçmişten bugüne tarihini inceleyerek, günümüze yansıyan etkilerini, kültürler arasında yarattığı etkiyle, kültür aktarımlarını ve paylaşımlarını ortaya koymak, geçmişten edindiğimiz tecrübelerin günümüze ışık tutmasını sağlayarak sürece destek olmak ve akıllarda kalan tüm bilinmeyenleri aydınlatmak için “İpek Yolu” konulu yayını hazırlamıştır. Bu çalışmanın genel amacı; İpek Yolu’nun başlangıcından günümüze bütün özelliklerini, tarih ve kültür mirası çerçevesinde değerlendirip, kendine ait dinamizmi ve çağdaşlığı simgeleyen yanlarını da ortaya koyarak bir “diyalog yolu” olma özelliğini vurgulamaktır. Yayın sipariş formu için tıklayınız.  
Kültürler Başkenti İstanbul (Türkçe+İngilizce)
2010 Avrupa Kültür Başkenti seçilen İstanbul’u, sahip olduğu tarih ve kültür mirası çerçevesinde değerlendirirken, günümüzde sahip olduğu dinamizmi ve çağdaşlığı simgeleyen yanlarını da ortaya koyarak bir “dünya şehri” olma özelliğini koruduğunu vurgulayan “Kültürler Başkenti İstanbul” yayınımız; 76 civarındaki bilim adamı ve uzmanın katkılarıyla neşredilmiş olup Türkçe ve İngilizce olarak ayrı ciltler halinde baskısı yapılmıştır. Yayın sipariş formu için tıklayınız.
Basında Nevzat Atlığ “1949’dan Günümüze”
Kültürel mirasın geleceğe taşınmasında ciddi kaynak olarak niteleyebileceğimiz sözlü ve yazılı tarih kavramı çerçevesinde kişileri anlamak ve anlamlandırmak vazgeçilmez bir öneme sahiptir. “Klasik Türk Musikisi” denilince akla gelen ilk isimlerden biri olan Prof. Dr. Nevzat Atlığ’ın şahsî tarihi, bir bakıma Türk musikisinin de yakın tarihi anlamını taşır. O’nun hafızasından dökülen paha biçilmez hatıralar, musiki tarihimize ışık tuttuğu gibi, toplumsal hafızamızı tazelememizde de önemli rol oynayacaktır. Prof. Dr. Atlığ’ın hayatı, çok önemli bir kültürel mirasımız olan musikinin zaman içindeki yolculuğunu adeta gözler önüne sermektedir. Milli kimliğimizi yansıtan ve ortak lisanımız olan müziğimizin en büyük icracılarından biri olarak, geleneğin kılavuzluğunu reddetmeyen, ancak modern olanı hedef alırken de gelenekten kopuşu reddeden tutumuyla musikimiz için olağanüstü hizmetlerde bulunmuş, hayatını bu göreve vakfetmiştir. Nevzat Atlığ hakkında basında çıkan haberlerin derlendiği bu eser kendisinin değerlendirmesiyle “Bu kitapta seksen yıllık musiki hayatımı, dönemlerine damga vurmuş yazarlar, ilim, fikir ve sanat adamları anlattılar. Nu yazıların, kültürümüz ve klasik musikimizin son yüzyılının çok değerli bir belgesi olarak kabul göreceği inancındayım.” ifadeleriyle özetlemek mümkündür. Yayın sipariş formu için tıklayınız.
Sivas Yayını
Evliya Çelebi’nin Dar’ül a’lâ “Yücelik Beldesi” olarak nitelediği Sivas şehri, tarihin her döneminde adından söz ettirmiştir. Sarissa (Kuşaklı) ve Samuha (Kayalıpınar) Hitit antik kentleri Sivas topraklarında yer almaktadır. Sivas Danişment Beyliği’ne, Eretna ve Kadı Burhanettin devletlerine başkentlik yapmış; Anadolu Selçuklu sultanlarının yazlık merkezi olmuştur. Altın çağını Anadolu Selçuklu döneminde yaşayan Sivas, bu dönemde yapılan tarihi eserleriyle açık hava müzesi görünümü kazanmış, Osmanlı İmparatorluğu’nun eyalet ve vilayet merkezi olmuştur. Milli bağımsızlığa giden yolda Sivas, 108 gün Milli Mücadele’nin merkezi olmuş, geleceğin yol haritasının çizildiği şehir olmuştur. Anadolu’nun omurgası olan Sivas’ı tarihi, coğrafyası, türküleri, halk oyunları, gelenekleri, tarihi mimari yapıları, mesire yerleri, köprüleri, çeşmeleri, hamamları, hanları, müzeleri, kaplıcaları, çocuk oyunları, geleneksel el sanatları, söz kültürü, yöresel ev yemekleri, ulaşımı, eğitim hayatı, ticareti, sanayisi ve ilçeleriyle tanıtmaya çalıştık. Geçmişten ve günümüzden fotoğraflarla, Sivas’ı görsel olarak da canlandırmak istedik. “Sivas” kitabı; Türk Kültürüne Hizmet Vakfı’nın, Türkiye’nin bütün illerini tanıtmak amaçlı büyük projesinin ilk öncü kitabı olma onurunu taşımaktadır. Yayın sipariş formu için tıklayınız.
 
Çağdaşı Yabancıların Gözünden Fatih Sultan Mehmed
“Çağdaşı Yabancıların Gözünden Fatih Sultan Mehmed”, Türk Kültürüne Hizmet Vakfı'nın Cumhuriyetin 100. Yılına Armağan Yayın Projeleri kapsamında T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın da destekleriyle Prof. Dr. Azmi Özcan editörlüğünde yayın hayatına kazandırılmıştır. Şahsında Türk, İran, İslam ve Roma hükümdarlık geleneklerini birleştiren Fatih Sultan Mehmed, Avrupa’da bilinen adıyla “Grand Turco” veya “Turcarum Imperator”, vefatına kadar 32 sene boyunca hüküm sürdü. Yaygın ifade ile biri 1000 yıllık iki imparatorluk, on dört devlet ve başta İstanbul olmak üzere yüzlerce şehir fethederek yeni bir dönemin başlamasına sebep oldu. Gerçekleştirdiği askerî, idari, mali ve hukuki dönüşümlerin yanı sıra hedeflediği büyük işlerden de açıkça anlaşıldığı üzere, kendisi sadece Türk tarihinde değil insanlık tarihinde de ideal bir hükümdar örneği olarak sık sık gündeme gelmiştir. Bu çalışma, tarihe böylesine iz bırakmış bir şahsiyetin çağdaşı yabancılar gözüyle nasıl görüldüğüne dair bir boşluğu doldurmak üzere teşebbüs edilmiş çok önemli bir girişimdir. Her ne kadar bazen dönem ve konu ile ilgili farklı çalışmaların içerisinde yer yer görülebilecek olsa da bu husus, farklı çevrelerdeki farklı bakış açılarını bir araya getiren müstakil bir çalışmada belki de ilk defa dikkatlere sunulmaktadır. Yayın sipariş formu için tıklayınız.
Azerbaycan Halk Hikâyeleri
 
Sözlü kültür; insanlığın ilk dönemlerinde bilgi ve deneyimlerini paylaş-tıkları, aktardıkları ve bunlarla ortak bilgi ürettikleri; ürettikleri bilgiler çevresinde “ben” olma bilincinden “biz”olma bilincine ulaştıkları kültür alanıdır.Sözlü kültür ortamında toplumun uzlaşmasıyla oluşturulan kültür ürünleri ve barındırdığı kültürel dinamikler, farklı yollarla kuşaktan kuşağa aktarılır, çoğalan ve geniş alanlara yayılan kitlelerin birliktelik işaret ve ifadesi olarak varlığını korur. Halk hikâyeleri, günümüz Türk dünyasında en çok bilinen sözlü gelenek ürünlerindendir. Bunlardan Nevruz Bey, Sümmanî ile Gülperi, Valeh ile Zernigar örneğinde olduğu gibi bazıları daha dar çevrede yaratılıp anlatılırken, Köroğlu, Tahir ve Zühre, Aslı ve Kerem, Âşık Garip, Kız Jibek, Sayyad Hemra gibi hikâyeler Türk dünyasında daha geniş bir alanda yaşamaktadır. Kitapta yer alan Tahir ve Zöhre, Aslı ve Kerem, Âşık Garip, Şah İsmail hikâyeleri Türk dünyasının ortak anlatıları, Nevruz, Abbas ve Gülgez, Mesim ile Dilefruz ve Valeh ile Zernigar hikâyeleri İran coğrafyasının da dâhil olduğu Azerbaycan ve komşu Türk gruplarında anlatılan hikâyelerdir. Verilen metinler Türk kültür coğrafyasında çok geniş ve zengin kültür sistemlerinin üstünde, kültür üstsistemi ürünü olan hikâye örnekleri, yaratıldığı ve yaşadığı dönemin zihniyet dünyasını gösterirken günümüzdeanlatılmak yoluyla da kültürel aktarıma, ortak kültür unsurlarının keşfine katkı sağlamaktadır. Yayın sipariş formu için tıklayınız.
Türk Halk Hikâyeleri
Türk Kültürüne Hizmet Vakfı'nın Cumhuriyetin 100. Yılına Armağan Yayın Projeleri kapsamında T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın da destekleriyle yayın hayatına kazandırılan “Türk Halk Edebiyatı Dizisi" eserlerinden “Türk Halk Hikâyeleri” İsmet Çetin tarafından kaleme alınmıştır. Türk toplumunun tarihi tekâmülüne bağlı olarak sürekli değişen;  değişirken kültürel kodları bünyesinde barındıran anlatım türlerinden olan halk hikâyeleri, Bozkır medeniyetinin edebî verileri olan destan tarzının tarım toplumu hayat tarzının yaşandığı dönemde, toplumun anlatı ihtiyacını karşılayan, Türk’e özgü bir türdür. Halk hikâyesi genel adlandırmayla anılan türün adı, anlatıcısı, konusu ne olursa olsun Türk kültür coğrafyasında aynı formda teşekkül eder, aynı tarzda, benzer sanatçılar tarafından icra edilirler. Bu yönüyle halk hikâyeleri Türk edebiyatında kültürel kodların taşıyıcısı ürünlerden biridir. Yayın sipariş formu için tıklayınız.
Türk Destanları
Türk Kültürüne Hizmet Vakfı'nın Cumhuriyetin 100. Yılına Armağan Yayın Projeleri kapsamında T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın da destekleriyle yayın hayatına kazandırılan “Türk Halk Edebiyatı Dizisi" eserlerinden “Türk Destanları” Ali Duymaz tarafından kaleme alınmıştır. Türkler, kendi kavim kökleriyle ilgili sözlü destan kültürünü uzun zamandır terk etmiş görünmekle birlikte çözülme ve dağılma riski gördükleri ender zamanlarda “kolektif” belleklerinde var olan “yeniden kurucu” metinlere müracaat etmesini bilmişlerdir, üstelik sözden yazıya geçmiş bir biçim kazandırarak…. Türklerin ve Türkçenin “Sibirya’dan Akdeniz’e” heybelerinde, terkilerinde veya belleklerinde “destan taşıma” olgusu, Türk milletinin varlığının ve sürekliliğinin teminatı olmuştur. Yayın sipariş formu için tıklayınız.
Türk Ninnileri
Türk Kültürüne Hizmet Vakfı'nın Cumhuriyetin 100. Yılına Armağan Yayın Projeleri kapsamında T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın da destekleriyle yayın hayatına kazandırılan “Türk Halk Edebiyatı Dizisi" eserlerinden “Türk Ninnileri” Emine Uğurlu tarafından kaleme alınmıştır. Ninni, bir bebeği sakinleştirerek uyutmak niyetiyle onunla baş başa kalan, öncelikle bir kadının [anne, nine, abla gibi] bazen de bir erkeğin [baba, dede gibi] o andaki duygu, algı ve düşüncelerini, içinde yaşadığı toplumun şiir, ezgi anlayışı ve kültürel birikimi çerçevesinde sevgi ve şefkat ile yoğurup manzum olarak dile getirdiği türkülerdir. Ninniler, bebekleri uyutmak için mırıldanılan türküler olduğu kadar verdiği milli duygu ve düşünce değerleriyle geçmişi de geleceğe taşıyan eserlerdir. Türk ve dünya topluluklarının dağarlarındaki ninnilerin sözleri dikkate alındığında bu türküler bizi genel anlamda insanlığın özel anlamda da ait olunan toplumun çekirdeğine götürür. Yayın sipariş formu için tıklayınız.
Türk Mânileri
Türk Kültürüne Hizmet Vakfı'nın Cumhuriyetin 100. Yılına Armağan Yayın Projeleri kapsamında T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın da destekleriyle yayın hayatına kazandırılan “Türk Halk Edebiyatı Dizisi" eserlerinden “Türk Mânileri” Ayşe Yücel Çetin tarafından kaleme alınmıştır. İnsanoğlunun duygularını estetik tarzda aktarabildiği yegâne alan, fonetik sanat dalı olan edebiyat ve müziktir. Toplumların kültürel kodlarının taşıyıcısı olan dil ürünleri ile onun ritmik tarzda dile getirilmesini sağlayan müzik,  Türk toplumunun anonim ürünlerinden olan mâni tarzında ahenkli birliktelik sağlarlar. Mâniler, hem tarz, hem icra, hem muhtevaları itibariyle toplumun geçmişten geleceğe bütün hayatını, tasavvurlarını, duygularını aktaran ve sonsuz anlam dünyası olan özel bir şiir tarzıdır. Yayın sipariş formu için tıklayınız.
Türk Efsaneleri
Türk Kültürüne Hizmet Vakfı'nın Cumhuriyetin 100. Yılına Armağan Yayın Projeleri kapsamında T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın da destekleriyle yayın hayatına kazandırılan “Türk Halk Edebiyatı Dizisi" eserlerinden “Türk Efsanaleri” Saim Sakaoğlu tarafından kaleme alınmıştır. Halk arasında çoğunlukla; kıssa, hikâye, rivayet ve söylence gibi terimlerle de bilinen efsaneler, kısa ve açıklayıcı/bilgi verici bir özelliğe sahip olduğu için halk edebiyatının en sevilen türlerinden biri olmuştur.  Genellikle; “Olağanüstü olay, şahıs ve yer hakkında anlatılan, dini ve inandırıcı özellikleri olan kısa anlatı türleri.” şeklinde tanımlanabilecek efsaneler, evrensel bir yapıya sahip olmakla birlikte anlatıldığı bölgenin bazı kültürel değerleri ile bütünleşerek millîlik özelliği kazanmıştır. Bu özelliğine bağlı olarak Anadolu sahasında anlatılan bir efsanenin, çeşitli Türk boylarında da benzer şekillerde bilinip anlatılması Türk kültürünün zenginliğini göstermesi ve millî birliği oluşturması bakımından oldukça önemlidir. “Türk Efsaneleri” adlı bu eser ile en büyük arzumuz, Türk kültürünün birleştirici ve kaynaştırıcı özelliğini üzerinde taşıyan ve değerler eğitimi açısından da oldukça önemli olan bu efsanelerin gençlerimizin yolunu aydınlatan birer meşale olmasıdır.Yayın sipariş formu için tıklayınız.
Türk Masalları / Kaf Dağı’nın Ardına Yolculuk
Türk Kültürüne Hizmet Vakfı'nın Cumhuriyetin 100. Yılına Armağan Yayın Projeleri kapsamında T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın da destekleriyle yayın hayatına kazandırılan “Türk Halk Edebiyatı Dizisi" eserlerinden “Türk Masalları / Kaf Dağı’nın Ardına Yolculuk” Esma Şimşek tarafından kaleme alınmıştır. Bilinçaltının sembollerle ifade edildiği masallar, geçmişi günümüze taşıyan, geleceğin şekillenmesine katkıda bulunan en önemli anlatı türleridir.  Başta Türkiye sahası olmak üzere Türk dünyasının çeşitli bölgelerine ait 60 masal metninden oluşan “Türk Masalları / Kaf Dağı’nın Ardına Yolculuk” adlı eser, Türk çocuklarının eğitimine katkı sağlamak amacıyla hazırlanmıştır. Bu sebeple “Metinler” kısmında yer alan masalları seçerken özellikle değerler eğitimi açısından okuyucuya olumlu mesajlar veren örneklerin alınmasına dikkat edilmiştir. Eserin giriş kısmında masallar hakkında genel bilgiler verilerek, okuyucuların masalları farklı bakış açılarıyla değerlendirmelerine zemin hazırlanmıştır. Umudumuz, masalların aydınlattığı yolda azimle ilerleyen Türk gençliğinin hedefinin, artık “Kaf Dağı” değil  “Kaf Dağı’nın Ardı” olmasıdır. Yayın sipariş formu için tıklayınız.
Ziya Paşa – Muhalif-Bürokrat-Şair
Ziya Paşa’nın, edebiyatçı, bürokrat ve muhalif kimliği kronolojik bir seyir takip edilerek ele alınmıştır. Çocukluk yılları, edebiyata adım atışı, ilk memuriyeti, saray çevreleriyle ilişkisi, içerisinde bulunduğu edebî mahfiller ve Amasya ve Kıbrıs valilikleri hayatının ilk dönemi altında incelenmiştir. Yeni Osmanlılar Cemiyetine dâhil oluşu ve Mustafa Fâzıl Paşa’nın davetiyle Sultan Abdülaziz’in paşası Âli Paşa’ya muhalefet için Avrupa’ya kaçması ve Avrupa günleri hayatının ikinci merhalesi olarak görülmüştür. Hürriyet gazetesinin asıl sahibi Ziya Paşa figürü, bu kısımda karşımıza çıkmıştır. Mahmud Nedim Paşa’nın sadrazamlığında Sultan Abdülaziz’e ve yeni sadrazama kaside yazarak kendisini affettirmesi, İstanbul’a dönmesi ve onu ölüme götürecek ikinci valilikleri dönemine kadar geçen zamanı hayatının üçüncü basamağıdır. Şam, Konya ve Adana günleri de son dönemi olarak değerlendirilmiştir. Yayın sipariş formu için tıklayınız.
Sait Faik Abasıyanık – Meselesi Kaleminde
Sait Faik Abasıyanık, Cumhuriyet Dönemi Türk edebiyatının en başarılı ve özgün isimlerindendir. Ölümünün üzerinden geçen yıllara rağmen edebiyat dünyasında bütün canlılığıyla varlık göstermesinin asıl nedeni, kendi hikâyesinin kahramanı olup bu hikâyeyi okurlarıyla paylaşmasıdır. Yaşama dair bütün ayrıntıları fark eden, gözlemleyen, kaydeden Sait Faik, dâhil olduğu geleneğin sınırlarını kendi sesiyle aşmış; açtığı yoldan kuşakların yetişmesini sağlamıştır. Yaşamı boyunca sürdürdüğü arayışı hikâyeleştiren Sait Faik’in hayatı, onun eserlerinin açımlanmasına, İstanbul’un kenar semtlerinden Burgazada’daki balıkçı teknelerine uzanan geniş panoramanın anlaşılmasına imkân sağlamaktadır. Toplum gerçekliğinde kirlenmemiş olanı ararken karşılaştıklarıyla devrinin hem içinde hem dışında kalan Sait Faik, kendi merceğinden gördüğü dünyayı kurgulayarak pek çok özgün ve değerli eser kaleme almıştır. Sait Faik’in, “yazıcı dostumuzun” mesele ettiği ne varsa kalemindedir:  “Yaşasın Edebiyat!” Yayın sipariş formu için tıklayınız.
 
Nurettin Topçu – Bir Ahlâk Davası
Nurettin Topçu altmış altı yıllık ömrünü bir muallim, fikir adamı, ahlâk filozofu, Hareket dergisinin kurucusu ve yazarı, bir mürebbi ve sohbet adamı olarak geçirdi. Hayatı ve “hareket”leri ile fikirleri arasında uyum arayan, üslup sahibi, etkili ve bereketli bir müellif aynı zamanda. Muhalif fakat yeniden kurucu bir mücadele adamı, sert ve tavizsiz tenkitlerden çekinmeyen bir ahlâkçı, bir mütefekkir… İnsanı bir şahsiyet, bir “ben” olmaktan uzaklaştıran, şahsî ihtiraslarına yahut cemiyetin-cemaatın değerlerine mahkûm eden düşüncelerle, siyasî sistemle, kapitalist dünya görüşüyle ve ideolojilerle olduğu kadar “kendini belli eden sanatla, nümayişçi ahlâkla, kendine güvenen dindarlıkla” da daima hesaplaşan bir karakter. Kendini/Müslüman Anadolu’yu merkeze alarak sonsuzluğa doğru hareket ve isyan eden iradeci bir mistik… İsmail Kara elinizdeki kitapta fikirleriyle de irtibatlı olarak onun hayatını anlatıyor. Yayın sipariş formu için tıklayınız.
 
Mirsaid Sultangaliyev – Sosyalist Turancı Bir Türk
“Milliyetçi Komünist” Mirsaid Sultangaliyev’in Marksizm’e yaklaşımı, Lenin ve Stalin’in yaklaşımından amaçlar ve yöntemler bakımından ayrılır. Marksizm’in Rus şovenizmiyle yayılmacılığının yeni bir aracı haline gelebileceğini önceden görebilen ve buna karşı Rusya bünyesindeki bütün Türkleri ve Müslümanları tek çatı altında toplayabilecek bir Turan Sosyalist Cumhuriyeti fikri- ni geliştiren Sultangaliyev, umutlarını Batı’nın proletaryasına bağlayan Rus devrimcilerin aksine, devrimin Doğu’da, ezilen milletler arasında güçlenip he- define ulaşacağına inanmış biridir. Onun nazarında, Batı’nın proletaryası da sömürgecidir ve Doğu’ya yaklaşımı Batı’nın emperyalist burjuvazisininkinden farksızdır. Doğu’da proletaryanın yokluğunu ileri sürerek Türk ve Müslüman coğrafyasında yönetimin Rusların elinde olması gerektiğini savunan ve buna göre hareket eden Rus kökenli devrimcilere karşı “ezilen sınıflar” yerine “ezilen milletler” tezini geliştiren Sultangaliyev, bir “sömürgeler konfederasyonu” kurulmasını öngörür. Bu “sömürgeler konfederasyonu” dahilindeki ezilen milletler, kendi kaderlerini tayin edebilecekler, kendi yöneticilerine, kurumlarına ve ordularına sahip olabileceklerdir. Yayın sipariş formu için tıklayınız.
Mehmet Kaplan-İdealist Bir Kültür Milliyetçisi
Gerçek anlamda büyük bir hoca, fikirlerine farklı çevrelerden birçok kimsenin değer verdiği bir yazar, Türkiye’nin çeşitli meseleleri üzerinde görüş sahibi bir fikir adamı, edebî metinleri belli birtakım yöntemlerle inceleyip tahlil eden bir ilim adamı olan Mehmet Kaplan aynı zamanda Türk kültürünün çeşitli devreleri üzerinde düşünen, bunları değişik açılardan ele alıp yorumlayan bir kültür adamıdır. Mehmet Kaplan kültürü bir milletin hayat ve kâinat görüşü, ahlâk anlayışı, sosyal teşkilâtı, mimarî, resim, mûsikî ve edebiyatı ile örf ve âdetleri yani kısaca “millî varlığı” olarak tarif eder. Elinizdeki kitapta yokluklar içinde küçük bir Anadolu kasabasında doğup büyüyen bir çocuğun, büyük bir gayret ve çaba ile önündeki engelleri aşıp ülkenin en önemli üniversitesinde Türkiye’nin önde gelen tanınmış bir ilim ve kültür adamı oluşunun hikâyesini bulacaksınız. Yayın sipariş formu için tıklayınız.
 
İbrahim Kafesoğlu – Türklüğü Adanan Bir Ömür
Cumhuriyetin yetiştirdiği ilk kuşağın önemli tarihçilerinden olan İbrahim Kafesoğlu, aynı zamanda 70’li 80’li yıllara damgasını vuran fikir ve mücadele adamı idi. Tarihe karşı ilgi ve alakası çocukluk yıllarına dayanan Kafesoğlu, ilmî hayatı boyunca Selçuklu tarihine yaklaşımı, İslâmiyet öncesi Türklerin tarih ve kültürlerini ele alışıyla, tarihçilik anlayışıyla, metodolojisi ve üslubuyla günümüz tarihçiliğinde bir ekol haline gelmiştir. Osmanlı Devleti’nin çöküş süreci ile Millî Mücadele’nin çile ve ıstırap dolu yıllarının şahsiyetinde, ruh halinde derin tesirler bıraktığı, his ve düşünce dün-yasını Ziya Gökalp ile Hüseyin Nihal Atsız’ın şekillendirdiği, tarihçilik anlayışına Fuad Köprülü ekolünün yön verdiği İbrahim Kafesoğlu, ilmî çalışmaları, kültür ve güncel meselelere dair yazdıklarıyla nesilleri etkilemiş, gençlerin yetişmelerinde ve tarih şuuru kazanmalarında ciddi pay sahibi olmuştur. Yayın sipariş formu için tıklayınız.
 
Baymırza Hayit – Türkistan Kavramını Yaşatan Adam
Dr. Baymırza Hayit, II. Dünya Savaşı döneminde silahlı, Soğuk Savaş döneminde ise bilimsel nitelikteki faaliyetleri ile bu mücadelenin en önde gelen simalarından birisi oldu. Yaptığı faaliyetler ve gerçekleştirdiği bilimsel çalışmalar öylesine etkili oldu ki Türkistan Cumhuriyetlerinin bağımsızlıklarına kavuştuğu 1991 yılına dek Sovyetler Birliğinde onun aleyhinde binden fazla kitap, risale ve makale yayınlandı, yüzlerce radyo programı yapıldı. Onun eserlerinin eleştirisi üzerine daha sonraki yıllarda 9’u profesör olacak olan 17 komünist bilim insanı doktora yaptı. Dr. Baymırza Hayit’in Türk milleti için yaptığı en büyük hizmet ise geçmişte Sovyetler Birliği’nin, günümüzde ise Çin’in tarih sahnesinden silmeye çalıştıkları “Türkistan” kavramını, siyasal koşulların bütün olumsuzluklarına rağmen, ısrarla gündemde tutması ve 21. yüzyıla taşımasıdır. Bu nedenle 1993 yılında Türkistan Araştırmaları Vakfı Başkanı olarak Dr. Hayit için bir Şükran Günü düzenleyen Dr. Ahat Andican, tören sırasında onu “Türkistan Kavramını Yaşatan Adam” olarak takdim etmiştir. Yayın sipariş formu için tıklayınız.
 
Arif Nihat Asya Taşrada Büyüyen Şair
 
Taşrada Büyüyen Şair – Arif Nihat Asya kitabı, temeli zorluklarla atılmış bir ömrü anlamayı/anlatmayı hedefleyen bir çalışma sonunda ortaya çıkmıştır. Bizde sanatçıların “insan” yönü yeteri kadar önemsenmez. Oysa sanatçı kabul ve retleri, iman ve inkârları, sevgileri ve nefretleri, alışkanlıkları, korkuları, zayıflıkları, hırsları, açlıkları, hüzün, neşe, keder ve özlemleri, merakları olan, sanatını da bütün bunlardan doğan karmaşık, çelişik, değişken yapının, yani şahsi hayatının üstüne oturtan bir insandır. Yayın sipariş formu için tıklayınız.
 
Hüseyinzade Ali Turan Bey Türkçülüğün ve Halkçılığın Mürşidi
Türkçülük düşüncesi, başka milletlerin, özellikle Avrupa milletlerinin ya da Rusların milliyetçilik düşünceleri gibi saldırganlıkla, başka milletlere düşmanlıkla beslenen bir düşünce olmadı. İlk Türkçüler, ümmet çağının kapanıp millet çağının açılmasına tanıklık ettiler. Bu dönemde pek çoğunun İslamcı ya da Osmanlıcı düşüncelere sahip oldukları, Osmanlı Devleti’nin varlığının tehlikeye düşmemesi için Türk olmayan halkları da kuşatıcı düşüncelere sarıldıkları bilinmektedir. Ancak Müslüman olan olmayan bu halkların her biri bağımsızlık mücadelesine girişince Türkçüler de savunma refleksiyle davranıp Türk halkına hem Osmanlı ülkesinde hem diğer Türk yurtlarında hem de dünyada olup bitenleri anlatmak suretiyle uyarıcı görevlerini yapmaya başladılar, uzun süreli bir mücadeleye giriştiler. Bu mücadelede Türkçülerin sürekli bir savunma duygusuyla davrandıkları, başka milletlerin aleyhine olacak söylemler yerine Türk tarihi ve uygarlığı kaynaklı söylemleri seçtikleri dikkat çeker. Bunun sebebi, Türk tarihini ve uygarlığını bir beslenme kaynağı olarak görme ve bu kaynaklardan alınacak dersler ve ilhamlarla yeryüzünde Türk varlığını sürdürmeyi sağlayacak enerjiyi ortaya çıkarma, insanları bu anlayış çevresine toparlama düşüncesidir. Ali Bey’in en önemli çalışmalarından biri olarak “Türkler Kimlerdir ve Kimlerden İbarettir” başlıklı yazısının kabul edilmesinin nedeni de budur. Osmanlıdaki hem de başka Türk yurtlarındaki aydınların bir kısmı, Türk dünyası kavramından habersiz idi. Ali Bey de Türkçü aydınların öncülerinden biriydi ve hem Azerbaycan’da hem Türkiye’de hem de başka Türk yurtlarında etkili olmuştu. Kazanlılarla, Kırımlılarla, Astrahanlılarla ve Türkistanlılarla ilişki halinde olduğu, yazılarının ve çalışmalarının bu Türk yurtlarında da yankı bulduğu bilinmektedir. Yayın sipariş formu için tıklayınız.
Mahtumkulu Sözü Kanatlandıran Şair
Mahtumkulu, 18. yüzyılda yaşamıştır. Bu yüzyılda Türkistan coğrafyasında Çağatay Türkçesi yazı dili geleneği kullanılmakta idi. Mahtumkulu, yazdığı şiirlerde Türkmen Türkçesinin bazı özelliklerine de yer vererek Türkmencenin yazı dili haline gelmesine öncülük etmiştir. O sadece duygu ve düşüncelerini dilin estetik imkânlarından yararlanarak etkili bir şekilde dile getiren usta bir şair değil;  aynı zamanda, Türkmen birliğinin, Türkmen ulusal kimliğinin ve bağımsızlığının fikri alt yapısını oluşturan saygın bir aydın, bir yol gösterici; bir bilge kişidir.Mahtumkulu’nun şiirlerinde Türkiye ve Türk dünyası şiirinin hemen her rengini, her tonunu, her çizgini, her anlayış ve zevkini görmek mümkündür. Onun şiirlerinde, Ahmet Yesevi’nin, Yunus Emre’nin Ali Şir Nevayi’nin, Fuzuli’nin, Nefî’nin Karacaoğlan’nın, Pir Sultan Abdal’ın, Köroğlu’nun ve daha birçok şairin edebi ruhuyla karşılaşır; bir bütün halinde Türk edebiyatının, Türk şiirinin bütün şekil, konu ve muhteva özelliklerini görür; yazdığı her tür şiirde edebi metnin estetiğini ve şiirselliğin büyüleyen güzelliğini yaşarsınız.Mahtumkulu, özelde Türkmenler, genelde ise bütün Türkler için önemli bir şahsiyettir. Bu eser ile Türkistan’ın huzur pınarlarından, fikir ve düşünce kaynaklarından biri olan Mahtumkulu tanıtılıp değerlendirilmeye çalışılmıştır. Yayın sipariş formu için tıklayınız.
 
Mümtaz Turhan – Türk Düşüncesinde Bir Vaha
Türk Kültürüne Hizmet Vakfı'nın Cumhuriyetin 100. Yılına Armağan Yayın Projeleri kapsamında T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın da destekleriyle yayın hayatına kazandırılan "Kültürümüzün Temelini Oluşturan Değerli İnsanlarımızın Biyografileri" serisinden "Mümtaz Turhan - Türk Düşüncesinde Bir Vaha " adlı eser Mehmet Aygün tarafından kaleme alınmıştır. Yalın bir anlatımla yaşayan ve yaşatan bir Mümtaz Turhan biyografisi. Dönemin kişisel, sosyal ve kültürel olaylar zinciri içine oturtulan özgün bir kültür değişmeleri, Batılılaşma ve Kemalizm anlayışını mesafeli, soğukkanlı ve hakbilir bir tarzda, toptan reddedici ya da toptan kabullenici olmayan bir şekilde değerlendirme serüveninin hikâyesini anlatıyor. Böylesi bir perspektiften Türkiye’nin can alıcı sorunlarına neredeyse başka düşünce adamlarına takaddüm eden bir tarzda ciddiyetle eğilmesinin fotoğrafı görülüyor. Mehmet Aygün Mümtaz Turhan’ın düşüncelerini bugünün herhangi bir dar bakış açısına hapsetmeden inceliyor. Yayın sipariş formu için tıklayınız.
Yusuf Akçura – Muallim, Muharrir, Müverrih
Türk Kültürüne Hizmet Vakfı'nın Cumhuriyetin 100. Yılına Armağan Yayın Projeleri kapsamında T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın da destekleriyle yayın hayatına kazandırılan "Kültürümüzün Temelini Oluşturan Değerli İnsanlarımızın Biyografileri" serisinden " Yusuf Akçura - Muallim, Muharrir, Müverrih” adlı eser Ahmet Kanlıdere tarafından kaleme alınmıştır. Yusuf Akçura, Rusya ve Osmanlı Türkleri arasında münasebetler kurmaya çalışan bir düşünür, gazeteci ve tarihçidir. Rusya Türklerinin siyasi hayatında olduğu kadar Meşrutiyet ve Cumhuriyet Türkiyesi’nde de mühim bir rol oynamış, Cihan Harbi, İstiklal Savaşı ve Cumhuriyet’in oluşum yıllarında önemli görevler üstlenmiş, makale ve kitaplarında Türk dünyasının içtimai, iktisadi ve fikrî hayatı hakkında özgün analizler yapmıştır. Elinizdeki eserde, Akçura’nın yazıları kronolojik olarak incelenmiş, böylelikle onun fikrî serüveni tespit edilmeye çalışılmıştır. Yazar, Akçura’nın çocukluğu, eğitimi, sürgün hayatı ile Paris’teki tahsilini ele almış, onun Meşrutiyet Dönemi fikir hayatındaki yerini, Birinci Dünya Savaşı yıllarında üstlendiği görevleri, Milli Mücadele yıllarındaki fikrî ve siyasi katkılarını, yeni Türk Devleti’ndeki rolünü ve Türk tarih tezinin şekillenmesindeki etkilerini tahlil etmiştir. Prof. Dr. Ahmet Kanlıdere’nin bu çalışması, daha önce kullanılmamış olan belgeleri de değerlendirerek bütüncül ve özgün bir Akçura portresi ortaya koymaktadır. Yayın sipariş formu için tıklayınız.
Ahmet Mithat Efendi – Çalışmaya Vakfedilen Bir Hayat
Türk Kültürüne Hizmet Vakfı'nın Cumhuriyetin 100. Yılına Armağan Yayın Projeleri kapsamında T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın da destekleriyle yayın hayatına kazandırılan "Kültürümüzün Temelini Oluşturan Değerli İnsanlarımızın Biyografileri" serisinden "Ahmet Mithat Efendi - Çalışmaya Vakfedilen Bir Hayat" adlı eser Fazıl Gökçek tarafından kaleme alınmıştır. 1870 yılından itibaren art arda yayınladığı hikâye ve romanlarla başladığı yazı hayatını yaklaşık kırk yıl boyunca kesintisiz olarak sürdüren ve arkasında muazzam bir külliyat bırakan Ahmet Mithat Efendi, Türk fikir, kültür ve sanat hayatına en fazla katkıda bulunan kalemlerimizden biridir. Bir romanında “Yalnız yazdıklarımı tamamen okuyan bir adam, çok roman okumuşlardan sayılır” diyen yazarın bu iddiası çok abartılı değildir. Tarihten coğrafyaya, felsefeden psikolojiye, ilahiyattan kozmografyaya kadar hemen her alanda kaleme aldığı eserlerle toplumu eğitmeyi amaçlamış olan Ahmet Mithat, Tanzimat’tan sonra bilim ve sanat alanındaki her türlü yeniliğin öncü isimlerinden biri olmuş, birçok alanda kendisinden sonra gelen yazarlara örnek olacak ilk eserleri o yazmıştır. Yaklaşık yetmiş yıllık hayatının elli yılını hiç durmaksızın yazarak ve üreterek geçiren Ahmet Mithat Efendi, “Hace-i Evvel (ilk öğretmen) unvanını da yine haklı olarak elde etmiştir. Bu kitapta yazarın hayatı ve eserleri bütün hâlinde ele alınırken Türk romanına yaptığı katkının mahiyeti de gösterilmeye çalışılmıştır.Yayın sipariş formu için tıklayınız.
İbnülemin Mahmut Kemal İnal – Beyefendi’ye Dair
Türk Kültürüne Hizmet Vakfı'nın Cumhuriyetin 100. Yılına Armağan Yayın Projeleri kapsamında T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın da destekleriyle yayın hayatına kazandırılan "Kültürümüzün Temelini Oluşturan Değerli İnsanlarımızın Biyografileri" serisinden " İbnülemin Mahmut Kemal İnal - Beyefendi’ye Dair " adlı eser İsmail Alperen Biçer tarafından kaleme alınmıştır. Beyefendi’ye Dair başlıklı bu kitap, hayatını ‘bilmek’ arzusunun peşinden gitmeye adayan, seksen altı yıllık ömrünü kütüphane raflarının arasında, arşiv koridorlarında ve sahaf dükkânlarında geçiren, gözlerinin canlılığını kitap sayfaları arasında bırakan bir âlimin yaşam öyküsünü ve eserlerini anlatmaktadır. Elinizdeki kitap, İbnülemin’in ailesinin ve hususî hayatının yanı sıra öğrenim ve çalışma hayatını da ihtiva etmekte; onun bürokratik şahsiyetini dikkate sunmakta; bir bürokrat olarak hayata geçirdiği kalıcı hizmetlerine atıf yapmaktadır. Bunlarla beraber kitapta, İbnülemin’in şiirlerinin, hikâye ve romanlarının, süreli yayınlarda çıkmış ve henüz bugünkü harflere aktarılmamış kimi yazılarının ve biyografi temeline dayanan eserlerinin tahlili ile İbnülemin’in doğumundan ölümüne kadar hayatı siyasî, sosyal ve kültürel organizasyon içindeki varlığıyla ele alınmaktadır. Yayın sipariş formu için tıklayınız.
İdris Küçükömer – Bir İktisat Düşünürünün Serüveni
Türk Kültürüne Hizmet Vakfı'nın Cumhuriyetin 100. Yılına Armağan Yayın Projeleri kapsamında T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın da destekleriyle yayın hayatına kazandırılan "Kültürümüzün Temelini Oluşturan Değerli İnsanlarımızın Biyografileri" serisinden " İdris Küçükömer - Bir İktisat Düşünürünün Serüveni " adlı eser Ahmed Güner Sayar tarafından kaleme alınmıştır. İdris Küçükömer, düşünmeyi yasaklamış bir toplumda doğmasına rağmen, düşünebilmeyi, düşündüğünü ifade etmeyi bir hayat üslubuna dö¬nüştürmüş bir bilimeri idi. Özgündü, özerkti, özgürdü ve özel bir münevverdi. Akledebilmenin sınırları içerisinde, daima hakikatin yılmaz ve yorulmaz bir takipçisi olmuş, takipleri sürerken emekle¬miş, tökezlemiş, düşmüş kalkmış, ancak hakikatin peşindeki yolcu¬luğunu asla terk etmemiştir. Hasbi ve samimi olması, onu gıpta edi¬lecek bir Türkiye sevdalısı yapmıştır. Ülke sorunlarını bir çözüme bağlamak için verdiği uğraşta, herhangi bir ideolojinin kör takipçisi olmamıştır. Yayın sipariş formu için tıklayınız.
Erol Güngör  Erken Kayan Yıldız
Türk Kültürüne Hizmet Vakfı'nın Cumhuriyetin 100. Yılına Armağan Yayın Projeleri kapsamında T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın da destekleriyle yayın hayatına kazandırılan "Kültürümüzün Temelini Oluşturan Değerli İnsanlarımızın Biyografileri" serisinden “Erol Güngör – Erken Kayan Yıldız" adlı eser Beşir Ayvazoğlu tarafından kaleme alınmıştır. Erol Güngör, kısa ömründe sürekli olarak soğuk savaş yıllarının meselelerini tartışmak zorunda kaldı. Yaşasaydı, serbest Pazar ekonomisine geçen Türkiye’nin 1950’den sonrakine benzer bir değişim ve dönüşüm yaşamaya başladığını, 1980’lerin sonunda Sovyet İmparatorluğu’nun gürül gürül çöktüğünü, Soğuk Savaş’ın sona erdiğini, iki kutuplu dünyanın yerini tek kutupluluğa bıraktığını görecekti. Yeni dönemde, insan hakları, hukukun üstünlüğü ve demokrasi gibi meseleler daha fazla konuşulmaya başlansa da bütün bu kavramların her zamankinden fazla aşındırılması, İslam medeniyeti hedef tahtasına konularak yeni bir düzen kurmak iddiasıyla dünya haritasının yeniden çizilmeye kalkışılması, Körfez Savaşları, tarihin sonu ve medeniyetler çatışması tartışmaları, Arap Baharı ve ardından yaşananlar da kritik bir dönüm noktasında hayata veda eden Güngör’ün şahit olamadığı gelişmelerdi. Onun gibi berrak düşünen ve düşündüklerini aynı berraklıkta ifade edebilen bir ilim, fikir ve kültür adamı, bu konulara ve Soğuk Savaş sonrasının gitgide karmaşıklaşan dünya meselelerine kim bilir nasıl yaklaşırdı. O, gerçekten erken kayan bir yıldızdı. Yayın sipariş formu için tıklayınız.
Cengiz Dağcı Aydınlıkla Karanlık Arasında
Türk Kültürüne Hizmet Vakfı'nın Cumhuriyetin 100. Yılına Armağan Yayın Projeleri kapsamında T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın da destekleriyle yayın hayatına kazandırılan "Kültürümüzün Temelini Oluşturan Değerli İnsanlarımızın Biyografileri" serisinden “Cengiz Dağcı – Aydınlıkla Karanlık Arasında" adlı eser İbrahim Şahin tarafından kaleme alınmıştır. “Evet, onlar da insandır! Pavlenko’lar, İvan’lar, Kostyük’ler, Vasil Dimitroviç’ler, Stepan’lar, belki bunu gülünç görecekler; ama nasıl görürlerse görsünler, ben eserimi tekrar sakin bir dua ile bitirmek istiyorum. Romanımı kapatırken: “Tanrım!” diyorum. “Onlar da insan! Kendileri gibi, başkalarının da insan olduklarına inandır onları!” Ötekiler, o hayvan gibi sürülüp götürülenler… Onlar da insandı!” Yukarıdaki satırlar Cengiz Dağcı’nın Onlar da İnsandı adlı romanının son paragrafıdır. Bu satırlarda Kırım Türk-Tatar halkının, İkinci Dünya Savaşı sonunda hayvan vagonlarına doldurularak Sibirya buzullarına, Özbekistan çöllerine sürülmesinden sonra, onların boşalan evlerine yerleştirilen Ruslar gibi, o sürülenlerin de “insan” olduğunu hatırlatır Dağcı. Romanları, hikayeleri, şiirleri ve günlük/hatıraları ile Cengiz Dağcı sadece romancı, hikâyeci ya da şair değildir. O bir modern destan yazarıdır. İkinci Dünya Savaşı’nda Sovyet ordusunda Almanlara karşı savaşırken, esir kamplarında Alman askerlerinin zulmü altında hayatta kalmaya çalışırken, Türkistan Lejyonunda oradan oraya savrulurken ölmemiş olmasını, kendisinin, Kırım Türk-Tatar halkının başına gelenleri yazmakla görevlendirilmiş bulunmasıyla açıklar. Her insan, ömrü boyunca kaybettiğini arar; Dağcı’nın kaybettiği milletinin kaybettiğidir, aradığı da milletinin aradığıdır; yani Kırım! Büyük sanatkârlar kolektif bilinçdışının temsili olabilenlerdir.  Yayın sipariş formu için tıklayınız.
Mehmet Emin Resulzade Bayraklaşan Şahsiyet
Türk Kültürüne Hizmet Vakfı'nın Cumhuriyetin 100. Yılına Armağan Yayın Projeleri kapsamında T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın da destekleriyle yayın hayatına kazandırılan "Kültürümüzün Temelini Oluşturan Değerli İnsanlarımızın Biyografileri" serisinden “Mehmet Emin Resulzade – Bayraklaşan Şahsiyet" adlı eser Yavuz Akpınar tarafından kaleme alınmıştır. Mehmet Emin Resulzade, 1918 yılında ilan edilen Azerbaycan Cumhuriyeti’nin kurucu önderlerinden biri ve ilk cumhurbaşkanıdır. 1.asrın ilk yıllarında Bakû’da basın ve siyaset hayatına atılmış, o dönemde aralarında Stalin’in bulunduğu ihtilalci sosyalist gruplarla zaman zaman iş birliği yaparak Çarlık Rusya’nın emperyalist siyasetine karşı mücadele etmiştir. Elinizdeki kitap Türk dünyasının önde gelen fikir ve siyaset adamlarından biri olan M.E. Resulzade’nin hayatı, fikirleri ve bağımsızlık mücadelesini ana hatlarıyla ele almaktadır. Okuyucular, kitaptaki örnek metinler vasıtasıyla Resulzade’yi daha da yakından tanıma imkânı bulacak, onun istiklal yolunda sadece Azerbaycan Türklerine değil dünya Türklerine de önderlik eden bir şahsiyet olduğunu öğreneceklerdir. Yayın sipariş formu için tıklayınız.  
Mehmet Genç  Hac Yolunda Bir Karınca
Türk Kültürüne Hizmet Vakfı'nın Cumhuriyetin 100. Yılına Armağan Yayın Projeleri kapsamında T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın da destekleriyle yayın hayatına kazandırılan "Kültürümüzün Temelini Oluşturan Değerli İnsanlarımızın Biyografileri" serisinden “Mehmet Genç – Hac Yolunda Bir Karınca" adlı eser Beşir Ayvazoğlu tarafından kaleme alınmıştır. Seksen yedi yıllık ömrünün çok büyük bir kısmını Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde Osmanlı iktisat tarihinin problemlerini çözmeye çalışarak geçiren ve tozlu belgelerle didişerek sadece Osmanlı iktisat tarihine değil, genel olarak Osmanlı tarihine getirdiği yeni yorumlarla paradigma değişikliğine yol açmış büyük bir iktisat tarihçisi… Bir problemi çözdüğü, bir sorunun cevabını bulduğu zaman, yaşadığı bütün maddi ve manevi sıkıntıları unutan su katılmamış bir ilim adamı, bilgisini ve yıllar boyunca çalışarak biriktirdiklerini isteyen herkesle cömertçe paylaşan mütevazı bir hoca, son derece zeki, sempatik, hoşsohbet, nüktedan ve dost canlısı bir entelektüel…Beşir Ayvazoğlu, elinizdeki bu büyük adamın romana benzer hayatını anlatıyor. Yayın sipariş formu için tıklayınız.
Mustafa Çokay  Türkistan Bağımsızlığının Bayraktarı
Türk Kültürüne Hizmet Vakfı'nın Cumhuriyetin 100. Yılına Armağan Yayın Projeleri kapsamında T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın da destekleriyle yayın hayatına kazandırılan "Kültürümüzün Temelini Oluşturan Değerli İnsanlarımızın Biyografileri" serisinden “Mustafa Çokay – Türkistan Bağımsızlığının Bayraktarı" adlı eser Abdulvahap Kara tarafından kaleme alınmıştır. XX . yüzyılın ilk yarısında Türk dünyasının öne çıkmış fikir ve devlet adamlarından birisi olan Mustafa Çokay günümüzde Türkistan’ın yakın tarihinin abide şahsiyetleri arasında yer almaktadır. 1917 Şubat İhtilali ile Çarlık rejiminin sona ermesiyle birlikte Rusya’da demokratik bir sistem kurulması ümidi yükselirken Azerbaycan, Başkurt, Kazak, Özbek, Kırgız, Tatar ve Türkmen gibi Türk halkları kendi milli devletlerini kurmak için harekete geçtiler. Bu meyanda Çokay’ın liderliğinde Hokand’da Türkistan Muhtariyeti ilan edildi. Ancak, Çarlık yerine kurulan Sovyet rejimi milli oluşumları güç kullanarak dağıtınca Çokay Paris’e geçerek Türkistan Türklerinin bağımsızlığını yolundaki fikri mücadelesini 1921’den 1941’de vefatına kadar sürdürdü. Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde Almanca, Fransızca, İngilizce, Lehçe ve Rusça gibi dillerde yayınladığı kitap ve makale ile verdiği konferanslarla etkili bir mücadele yapan Çokay’ın ismi Sovyet Birliği’nde Stalin tarafından yasaklandı. Çokay’ın özellikle 1929-1939 yılları arasında Berlin’de yayınladığı Yaş Türkistan dergisindeki yazıları Türkistan tarihi ve kültürü için eşsiz bir kaynak niteliğindedir. Türk dünyasının birlik oluşturması gerektiğine inanan Çokay “Her dış Türk’ün iki vatanı vardır. Biri kendi doğduğu topraklar, ikincisi Türkiye’dir” diyerek bu hususta Türkiye’ye özel bir yer vermektedir. Bu çalışmada Prof. Dr. Abdulvahap Kara Çokay’ın hayatını ve fikirlerini tüm yönleriyle ele almakta ve Sovyet propaganda mekanizmaları tarafından onun II. Dünya Savaşı’nda Türkistan Lejyonerlerinin kurucusu Nazi işbirlikçisi bir vatan haini olduğu yönündeki iddialarının asılsızlığını da ortaya koymaktadır.   Yayın sipariş formu için tıklayınız.
Nihad Sami Banarlı Türkçeye Adanmış Bir Ömür
Türk Kültürüne Hizmet Vakfı'nın Cumhuriyetin 100. Yılına Armağan Yayın Projeleri kapsamında T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın da destekleriyle yayın hayatına kazandırılan "Kültürümüzün Temelini Oluşturan Değerli İnsanlarımızın Biyografileri" serisinden “Nihad Sâmi Banarlı - Türkçeye Adanmış Bir Ömür" adlı eser Yakup Öztürk tarafından kaleme alınmıştır. Nihad Sâmi Banarlı, aslen Fatih Sultan Mehmed’in Trabzon seferinde ordunun alemdarlığını yapan ve fetihten sonra Trabzon’da kalan bir aileye mensuptur. Dedesi ve babası Osmanlı hükûmetlerinde vazifelerde bulunmuş, şiir ve edebiyatın içerisinde kimselerdir. Banarlı, Darülfünun Edebiyat Şubesi’nden M. Fuad Köprülü nezaretinde hazırladığı tezi ile mezun olmuş ve Edirne’ye öğretmen sıfatıyla gönderilmiştir. Daha sonra İstanbul’a dönmüş, emekli olacağı 1969’a kadar muhtelif okullarda hocalık yapmıştır. Bu süre içerisinde başta Yedigün ve Hürriyet olmak üzere pek çok gazete ve dergide yazılar kaleme almıştır. Resimli Türk Edebiyatı Tarihi, Köprülü mektebini yansıtan ve bugün Türkçenin Sırları ile Banarlı adını yaşatan eserlerin başında gelir. Yahya Kemal külliyatını şairin ölümünden sonra bir araya getirmesi de onun unutulmaz büyük emeğini gösterir. Nihad Sâmi Banarlı, Türkiye’de on yıllarca ders kitabı yazarı olması bakımından kalabalıklara hitap etmiş, büyük kitleler tarafından tanınmış bir şahsiyettir. Ancak vefatından sonra hakkında dikkate değer pek az eser ortaya konmuştur. Elinizdeki çalışma ile ilk defa Banarlı’nın kitapları geniş bir değerlendirmeye tâbi tutulmuş, hayatındaki kırılmalar, fikir zaviyesinden yaşadığı değişimler tahlil edilmiş, çok daha önemlisi hiçbir yerde sözü edilmeyen Edirne yılları bizzat kendi kaleme aldığı mektuplara dayanarak gün ışığına çıkarılmıştır. Ömrünü Türkçeye adamış bir fikir ve sanat adamının bugünü ve geleceği aydınlatacak düşünceleri titiz bir araştırma neticesinde okurun dikkatine sunulmuştur. Yayın sipariş formu için tıklayınız.
100 Türk Büyüğü – Devlet Adamları 2 – 5. Cilt
Türk Kültürüne Hizmet Vakfı'nın Cumhuriyetin 100. Yılına Armağan Yayın Projeleri kapsamında T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın da destekleriyle yayın hayatına kazandırılan “Cumhuriyetin 100. Yılında 100 Türk Büyüğü/ Tarihte Türk Büyükleri” serisi değerli ilim insanlarının katkılarıyla Prof. Dr. Vahit Türk editörlüğünde yayın hayatına kazandırılmıştır. Türklerin bugün yeryüzünde var olan milletler içerisinde erken çağlarda devlet kurma becerisini gösteren birkaç milletten biri olduğunu söylemek, bir tarihi gerçekliğin ifadesidir. Bu muazzam tarihte başlangıçtan itibaren ortaya çıkan siyasi yapılar, elbette büyük devlet ve siyaset adamlarının çabalarıyla oluştu ancak o devlet adamlarını yetiştiren ortamı ve aklı ihmal etmek büyük bir haksızlık olur. Kurulan siyasi yapılar, onları destekleyen ve besleyen akıl, bilgi ve kültürün gücü oranında başarılı olur. Ayrıca bu yapılar, akla ve bilgiye dayandığı, geçmişin birikiminden yararlandığı sürece varlıklarını sürdürebilir. Türk tarihini de bu bakış açısıyla değerlendirirsek, gelecek için yararlanılacak oldukça değerli ibret sahneleri karşımıza çıkacaktır. Geçmişini hatırlayan, geçmişte yaşadıklarından dersler alan; ürettikleriyle çevresine ışık saçan aydınlarını, insanlığa büyük hizmetleri olan bilginlerini unutmayan ve bunlardan alınan ilhamla yeni kuşakları geleceğe hazırlayan milletler hem yarınlarını daha güçlü temeller üzerine inşa ederler hem de bütün insanlığın geleceğine ciddi katkılar sunarlar. Bu eser, alanında uzman pek çok bilim insanının değerli katkılarıyla ve Türk Kültürüne Hizmet Vakfının çabasıyla ortaya çıktı. Bu eserde bin yıllarla ifade edilen uzun tarihimizde büyük hizmetleri olmuş devlet adamlarının, milletimize ve insanlığa büyük katkıları olmuş bilim insanlarının, gönül dünyamızın mimarları olan din ve tasavvuf adamlarımızın, yazdıkları eserlerle dilimizi işleyip onu dünyanın en güzel dili durumuna getiren edip ve şairlerimizin, mimarlarımızın, musiki üstatlarımızın, denizcilerimizin, seyyahımızın, güldürü ustamızın hayat hikayeleriyle ortaya koydukları eserler hakkında bilgiler bulacaksınız. “Cumhuriyetimizin 100. Yılında 100 Türk Büyüğü” yayının 4. ve 5. Cildi olarak okuyucunun beğenisine sunulan “Devlet Adamları”  Mustafa Kemal Atatürk, Kâzım Karabekir, Çaka Bey, Kanuni Sultan Süleyman, Kurmancan Datka, Mete Kağan, Nâdir Şah, Piri Reis, Şah Cihan, Yıldırım Beyazid gibi önemli isimlerin ele alınmasıyla vücut bulmuştur. Yayın sipariş formu için tıklayınız.
100 Türk Büyüğü – Devlet Adamları 1– 4. Cilt
Türk Kültürüne Hizmet Vakfı'nın Cumhuriyetin 100. Yılına Armağan Yayın Projeleri kapsamında T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın da destekleriyle yayın hayatına kazandırılan “Cumhuriyetin 100. Yılında 100 Türk Büyüğü/ Tarihte Türk Büyükleri” serisi değerli ilim insanlarının katkılarıyla Prof. Dr. Vahit Türk editörlüğünde yayın hayatına kazandırılmıştır. Türklerin bugün yeryüzünde var olan milletler içerisinde erken çağlarda devlet kurma becerisini gösteren birkaç milletten biri olduğunu söylemek, bir tarihi gerçekliğin ifadesidir. Bu muazzam tarihte başlangıçtan itibaren ortaya çıkan siyasi yapılar, elbette büyük devlet ve siyaset adamlarının çabalarıyla oluştu ancak o devlet adamlarını yetiştiren ortamı ve aklı ihmal etmek büyük bir haksızlık olur. Kurulan siyasi yapılar, onları destekleyen ve besleyen akıl, bilgi ve kültürün gücü oranında başarılı olur. Ayrıca bu yapılar, akla ve bilgiye dayandığı, geçmişin birikiminden yararlandığı sürece varlıklarını sürdürebilir. Türk tarihini de bu bakış açısıyla değerlendirirsek, gelecek için yararlanılacak oldukça değerli ibret sahneleri karşımıza çıkacaktır. Geçmişini hatırlayan, geçmişte yaşadıklarından dersler alan; ürettikleriyle çevresine ışık saçan aydınlarını, insanlığa büyük hizmetleri olan bilginlerini unutmayan ve bunlardan alınan ilhamla yeni kuşakları geleceğe hazırlayan milletler hem yarınlarını daha güçlü temeller üzerine inşa ederler hem de bütün insanlığın geleceğine ciddi katkılar sunarlar. Bu eser, alanında uzman pek çok bilim insanının değerli katkılarıyla ve Türk Kültürüne Hizmet Vakfının çabasıyla ortaya çıktı. Bu eserde bin yıllarla ifade edilen uzun tarihimizde büyük hizmetleri olmuş devlet adamlarının, milletimize ve insanlığa büyük katkıları olmuş bilim insanlarının, gönül dünyamızın mimarları olan din ve tasavvuf adamlarımızın, yazdıkları eserlerle dilimizi işleyip onu dünyanın en güzel dili durumuna getiren edip ve şairlerimizin, mimarlarımızın, musiki üstatlarımızın, denizcilerimizin, seyyahımızın, güldürü ustamızın hayat hikayeleriyle ortaya koydukları eserler hakkında bilgiler bulacaksınız. “Cumhuriyetimizin 100. Yılında 100 Türk Büyüğü” yayının 4. ve 5. Cildi olarak okuyucunun beğenisine sunulan “Devlet Adamları”  Mustafa Kemal Atatürk, Kâzım Karabekir, Çaka Bey, Kanuni Sultan Süleyman, Kurmancan Datka, Mete Kağan, Nâdir Şah, Piri Reis, Şah Cihan, Yıldırım Beyazid gibi önemli isimlerin ele alınmasıyla vücut bulmuştur.  Yayın sipariş formu için tıklayınız.
100 Türk Büyüğü – Din ve Tasavvuf – 3. Cilt
Türk Kültürüne Hizmet Vakfı'nın Cumhuriyetin 100. Yılına Armağan Yayın Projeleri kapsamında T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın da destekleriyle yayın hayatına kazandırılan “Cumhuriyetin 100. Yılında 100 Türk Büyüğü/ Tarihte Türk Büyükleri” serisi değerli ilim insanlarının katkılarıyla Prof. Dr. Vahit Türk editörlüğünde yayın hayatına kazandırılmıştır. Türklerin bugün yeryüzünde var olan milletler içerisinde erken çağlarda devlet kurma becerisini gösteren birkaç milletten biri olduğunu söylemek, bir tarihi gerçekliğin ifadesidir. Bu muazzam tarihte başlangıçtan itibaren ortaya çıkan siyasi yapılar, elbette büyük devlet ve siyaset adamlarının çabalarıyla oluştu ancak o devlet adamlarını yetiştiren ortamı ve aklı ihmal etmek büyük bir haksızlık olur. Kurulan siyasi yapılar, onları destekleyen ve besleyen akıl, bilgi ve kültürün gücü oranında başarılı olur. Ayrıca bu yapılar, akla ve bilgiye dayandığı, geçmişin birikiminden yararlandığı sürece varlıklarını sürdürebilir. Türk tarihini de bu bakış açısıyla değerlendirirsek, gelecek için yararlanılacak oldukça değerli ibret sahneleri karşımıza çıkacaktır. Geçmişini hatırlayan, geçmişte yaşadıklarından dersler alan; ürettikleriyle çevresine ışık saçan aydınlarını, insanlığa büyük hizmetleri olan bilginlerini unutmayan ve bunlardan alınan ilhamla yeni kuşakları geleceğe hazırlayan milletler hem yarınlarını daha güçlü temeller üzerine inşa ederler hem de bütün insanlığın geleceğine ciddi katkılar sunarlar. Bu eser, alanında uzman pek çok bilim insanının değerli katkılarıyla ve Türk Kültürüne Hizmet Vakfının çabasıyla ortaya çıktı. Bu eserde bin yıllarla ifade edilen uzun tarihimizde büyük hizmetleri olmuş devlet adamlarının, milletimize ve insanlığa büyük katkıları olmuş bilim insanlarının, gönül dünyamızın mimarları olan din ve tasavvuf adamlarımızın, yazdıkları eserlerle dilimizi işleyip onu dünyanın en güzel dili durumuna getiren edip ve şairlerimizin, mimarlarımızın, musiki üstatlarımızın, denizcilerimizin, seyyahımızın, güldürü ustamızın hayat hikayeleriyle ortaya koydukları eserler hakkında bilgiler bulacaksınız. “Cumhuriyetimizin 100. Yılında 100 Türk Büyüğü” yayının 3. Cildi olarak okuyucunun beğenisine sunulan “Din ve Tasavvuf” Ahmed Yesevî, Ebû Hanife, Hacı Bayram Veli, İbrahim Gülşeni, Somoncu Baba, Yunus Emre gibi önemli isimlerin ele alınmasıyla vücut bulmuştur.   Yayın sipariş formu için tıklayınız.
100 Türk Büyüğü – Sanatçılar – 2. Cilt
Türk Kültürüne Hizmet Vakfı'nın Cumhuriyetin 100. Yılına Armağan Yayın Projeleri kapsamında T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın da destekleriyle yayın hayatına kazandırılan “Cumhuriyetin 100. Yılında 100 Türk Büyüğü/ Tarihte Türk Büyükleri” serisi değerli ilim insanlarının katkılarıyla Prof. Dr. Vahit Türk editörlüğünde yayın hayatına kazandırılmıştır. Türklerin bugün yeryüzünde var olan milletler içerisinde erken çağlarda devlet kurma becerisini gösteren birkaç milletten biri olduğunu söylemek, bir tarihi gerçekliğin ifadesidir. Bu muazzam tarihte başlangıçtan itibaren ortaya çıkan siyasi yapılar, elbette büyük devlet ve siyaset adamlarının çabalarıyla oluştu ancak o devlet adamlarını yetiştiren ortamı ve aklı ihmal etmek büyük bir haksızlık olur. Kurulan siyasi yapılar, onları destekleyen ve besleyen akıl, bilgi ve kültürün gücü oranında başarılı olur. Ayrıca bu yapılar, akla ve bilgiye dayandığı, geçmişin birikiminden yararlandığı sürece varlıklarını sürdürebilir. Türk tarihini de bu bakış açısıyla değerlendirirsek, gelecek için yararlanılacak oldukça değerli ibret sahneleri karşımıza çıkacaktır. Geçmişini hatırlayan, geçmişte yaşadıklarından dersler alan; ürettikleriyle çevresine ışık saçan aydınlarını, insanlığa büyük hizmetleri olan bilginlerini unutmayan ve bunlardan alınan ilhamla yeni kuşakları geleceğe hazırlayan milletler hem yarınlarını daha güçlü temeller üzerine inşa ederler hem de bütün insanlığın geleceğine ciddi katkılar sunarlar. Bu eser, alanında uzman pek çok bilim insanının değerli katkılarıyla ve Türk Kültürüne Hizmet Vakfının çabasıyla ortaya çıktı. Bu eserde bin yıllarla ifade edilen uzun tarihimizde büyük hizmetleri olmuş devlet adamlarının, milletimize ve insanlığa büyük katkıları olmuş bilim insanlarının, gönül dünyamızın mimarları olan din ve tasavvuf adamlarımızın, yazdıkları eserlerle dilimizi işleyip onu dünyanın en güzel dili durumuna getiren edip ve şairlerimizin, mimarlarımızın, musiki üstatlarımızın, denizcilerimizin, seyyahımızın, güldürü ustamızın hayat hikayeleriyle ortaya koydukları eserler hakkında bilgiler bulacaksınız. “Cumhuriyetimizin 100. Yılında 100 Türk Büyüğü” yayının 2. Cildi olarak okuyucunun beğenisine sunulan “Sanatçılar” Ali Şir Nevayi, Baki, Itrî, İsmail Dede Efendi, Karacaoğlan, Nasrettin Hoca, Sedefkâr Mehmed Ağa, Şeyh Galip gibi önemli isimlerin ele alınmasıyla vücut bulmuştur.  Yayın sipariş formu için tıklayınız.
100 Türk Büyüğü – Bilgeler Ve Bilginler – 1. Cilt
Türk Kültürüne Hizmet Vakfı'nın Cumhuriyetin 100. Yılına Armağan Yayın Projeleri kapsamında T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın da destekleriyle yayın hayatına kazandırılan “Cumhuriyetin 100. Yılında 100 Türk Büyüğü/ Tarihte Türk Büyükleri” serisi değerli ilim insanlarının katkılarıyla Prof. Dr. Vahit Türk editörlüğünde yayın hayatına kazandırılmıştır.   Türklerin bugün yeryüzünde var olan milletler içerisinde erken çağlarda devlet kurma becerisini gösteren birkaç milletten biri olduğunu söylemek, bir tarihi gerçekliğin ifadesidir. Bu muazzam tarihte başlangıçtan itibaren ortaya çıkan siyasi yapılar, elbette büyük devlet ve siyaset adamlarının çabalarıyla oluştu ancak o devlet adamlarını yetiştiren ortamı ve aklı ihmal etmek büyük bir haksızlık olur. Kurulan siyasi yapılar, onları destekleyen ve besleyen akıl, bilgi ve kültürün gücü oranında başarılı olur. Ayrıca bu yapılar, akla ve bilgiye dayandığı, geçmişin birikiminden yararlandığı sürece varlıklarını sürdürebilir. Türk tarihini de bu bakış açısıyla değerlendirirsek, gelecek için yararlanılacak oldukça değerli ibret sahneleri karşımıza çıkacaktır. Geçmişini hatırlayan, geçmişte yaşadıklarından dersler alan; ürettikleriyle çevresine ışık saçan aydınlarını, insanlığa büyük hizmetleri olan bilginlerini unutmayan ve bunlardan alınan ilhamla yeni kuşakları geleceğe hazırlayan milletler hem yarınlarını daha güçlü temeller üzerine inşa ederler hem de bütün insanlığın geleceğine ciddi katkılar sunarlar. Bu eser, alanında uzman pek çok bilim insanının değerli katkılarıyla ve Türk Kültürüne Hizmet Vakfının çabasıyla ortaya çıktı. Bu eserde bin yıllarla ifade edilen uzun tarihimizde büyük hizmetleri olmuş devlet adamlarının, milletimize ve insanlığa büyük katkıları olmuş bilim insanlarının, gönül dünyamızın mimarları olan din ve tasavvuf adamlarımızın, yazdıkları eserlerle dilimizi işleyip onu dünyanın en güzel dili durumuna getiren edip ve şairlerimizin, mimarlarımızın, musiki üstatlarımızın, denizcilerimizin, seyyahımızın, güldürü ustamızın hayat hikayeleriyle ortaya koydukları eserler hakkında bilgiler bulacaksınız. “Cumhuriyetimizin 100. Yılında 100 Türk Büyüğü” yayının 1. Cildi olarak okuyucunun beğenisine sunulan “Bilgeler ve Bilginler” Ahi Evran, Akşemseddin, İbn Sina, Matrakçı Nasuh, Uluğ Bey, Yusuf Has Hacib gibi önemli isimlerin ele alınmasıyla vücut bulmuştur. Yayın sipariş formu için tıklayınız.
100 Türk Büyüğü Takım – 5 Cilt
Türk Kültürüne Hizmet Vakfı'nın Cumhuriyetin 100. Yılına Armağan Yayın Projeleri kapsamında T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın da destekleriyle yayın hayatına kazandırılan “Cumhuriyetin 100. Yılında 100 Türk Büyüğü/ Tarihte Türk Büyükleri” serisi değerli ilim insanlarının katkılarıyla Prof. Dr. Vahit Türk editörlüğünde yayın hayatına kazandırılmıştır. Türklerin bugün yeryüzünde var olan milletler içerisinde erken çağlarda devlet kurma becerisini gösteren birkaç milletten biri olduğunu söylemek, bir tarihi gerçekliğin ifadesidir. Bu muazzam tarihte başlangıçtan itibaren ortaya çıkan siyasi yapılar, elbette büyük devlet ve siyaset adamlarının çabalarıyla oluştu ancak o devlet adamlarını yetiştiren ortamı ve aklı ihmal etmek büyük bir haksızlık olur. Kurulan siyasi yapılar, onları destekleyen ve besleyen akıl, bilgi ve kültürün gücü oranında başarılı olur. Ayrıca bu yapılar, akla ve bilgiye dayandığı, geçmişin birikiminden yararlandığı sürece varlıklarını sürdürebilir. Türk tarihini de bu bakış açısıyla değerlendirirsek, gelecek için yararlanılacak oldukça değerli ibret sahneleri karşımıza çıkacaktır. Geçmişini hatırlayan, geçmişte yaşadıklarından dersler alan; ürettikleriyle çevresine ışık saçan aydınlarını, insanlığa büyük hizmetleri olan bilginlerini unutmayan ve bunlardan alınan ilhamla yeni kuşakları geleceğe hazırlayan milletler hem yarınlarını daha güçlü temeller üzerine inşa ederler hem de bütün insanlığın geleceğine ciddi katkılar sunarlar. Bu eser, alanında uzman pek çok bilim insanının değerli katkılarıyla ve Türk Kültürüne Hizmet Vakfının çabasıyla ortaya çıktı. Bu eserde bin yıllarla ifade edilen uzun tarihimizde büyük hizmetleri olmuş devlet adamlarının, milletimize ve insanlığa büyük katkıları olmuş bilim insanlarının, gönül dünyamızın mimarları olan din ve tasavvuf adamlarımızın, yazdıkları eserlerle dilimizi işleyip onu dünyanın en güzel dili durumuna getiren edip ve şairlerimizin, mimarlarımızın, musiki üstatlarımızın, denizcilerimizin, seyyahımızın, güldürü ustamızın hayat hikayeleriyle ortaya koydukları eserler hakkında bilgiler bulacaksınız. “Cumhuriyetimizin 100. Yılında 100 Türk Büyüğü” 1. Cilt Bilgeler ve Bilginler, 2. Cilt Sanatçılar, 3. Cilt Din ve Tasavvuf, 4. ve 5. Ciltleri Devlet adamları olmak üzere 5 cilt olarak ele alınarak okuyucunun beğenisine sunulmuştur.  Yayın sipariş formu için tıklayınız.
Türk Devletleri Tarih Atlası
Türk Kültürüne Hizmet Vakfı'nın Cumhuriyetin 100. Yılına Armağan Yayın Projeleri kapsamında T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın da destekleriyle yayın hayatına kazandırılan "Türk Devletleri Tarih Atlası" adlı eser değerli ilim insanlarının katkılarıyla Prof. Dr. Azmi Özcan ve Prof. Dr. Fahameddin Başar editörlüğünde yayın hayatına kazandırılmıştır. Türklerin aşağı yukarı kendileri ile benzer kıdem ve yakın coğrafyaları paylaşan başka topluluklar ile kıyaslandığında çok hareketli ve sürekli bir tarihi yürüyüş içinde oldukları açıktır. Bu yürüyüş, nüfus bakımından çok bedel ödetmiş olsa da kurdukları devletler ile üretilen kültür ve medeniyet değerleri bakımlarından onları emsalsiz bir mevkie yerleştirmektedir. Zira pek çok saygın tarihçinin de teyit ettiği üzere dünya tarihinden Türkler çıkarıldığında insanlık birikimi adına çok şeyin eksileceği görülecektir. Elimizdeki bu Atlas çalışması Türklerin tecrübe ettiği uzun tarih yolculuklarında kurdukları Devlet yapılanmalarını zaman ve mekân boyutuyla ilgililerin, özellikle de her seviyeden öğrencilerin dikkatine sunmak üzere hazırlanmıştır. Atlaslar soyut bir geçmiş olan insanlık tecrübesinin somut düzlem üzerinde semboller ve sınırlarla gösterilmesi şeklinde de anlaşılabilirler. Atlas sorumluluğunu Cumhuriyetin 100. yılına vefa anlamında Türk Kültürüne Hizmet Vakfı’mız üstlendi ve elliyi aşkın bilim insanının ortak gayretleri ile üstelik te dünya çapında etkili olan Covid19 salgını şartlarının ağırlığına rağmen ortaya bu eser çıktı. İlk olmanın öngörülemeyen pek çok zaafları bulunabilir. Ama teslim edilmesi gereken husus şu ki gerek vakıf mensupları gerek projeye desteklerini sağlayan kişi ve kurumlar, gerekse bu işin muhtevasını omuzlayan ilim adamlarımızın gayreti ve samimiyeti her türlü takdirin üzerindedir. Eserde yer alan haritalar Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) yardımıyla çizilmiş, haritada gösterilen coğrafi unsurlar, mekân itibariyle doğruluğu yüksek olan temel kartografik altlıklar ile uydu görüntülerinden teyit edilerek işaretlenmiştir. Atlasın adı üzerinde odağını tamamı bilimsel kıstaslar çerçevesinde özgün olan haritalar oluşturmaktadır. Haritaların verileri hazırlanırken ulaşılabilen bütün imkânlar ve kaynaklar mukayeseli olarak değerlendirilmeye çalışılmıştır. Metin kısımları ise konuyu ana hatları ile ele almış olup genel bir siyasi tarih anlatısından sonra mümkün olduğunca sanat, mimari, dil ve edebiyat birikimlerine de yer verilmiştir. Eserin nihayetinde de ayrı başlıklar altında Türk tarihinin bu birikimler açısından genel bir değerlendirilmesi mevcuttur. Her konunun sonunda ise ileri bilgilenme ihtiyacına yönelik seçme kaynakça bulunmaktadır. Bu çalışmanın tarihimize ve kültürümüze yararlı olmasını dileriz. Yayın sipariş formu için tıklayınız.
Türk Devletleri Tarih Ve Kültür Atlası
Türk Kültürüne Hizmet Vakfı'nın Cumhuriyetin 100. Yılına Armağan Yayın Projeleri kapsamında T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın da destekleriyle yayın hayatına kazandırılan "Türk Devletleri Tarih ve Kültür Atlası" adlı eser değerli ilim insanlarının katkılarıyla Prof. Dr. Azmi Özcan ve Prof. Dr. Fahameddin Başar editörlüğünde yayın hayatına kazandırılmıştır. Türklerin aşağı yukarı kendileri ile benzer kıdem ve yakın coğrafyaları paylaşan başka topluluklar ile kıyaslandığında çok hareketli ve sürekli bir tarihi yürüyüş içinde oldukları açıktır. Bu yürüyüş, nüfus bakımından çok bedel ödetmiş olsa da kurdukları devletler ile üretilen kültür ve medeniyet değerleri bakımlarından onları emsalsiz bir mevkie yerleştirmektedir. Zira pek çok saygın tarihçinin de teyit ettiği üzere dünya tarihinden Türkler çıkarıldığında insanlık birikimi adına çok şeyin eksileceği görülecektir. Elimizdeki bu Atlas çalışması Türklerin tecrübe ettiği uzun tarih yolculuklarında kurdukları Devlet yapılanmalarını zaman ve mekân boyutuyla ilgililerin, özellikle de her seviyeden öğrencilerin dikkatine sunmak üzere hazırlanmıştır. Atlaslar soyut bir geçmiş olan insanlık tecrübesinin somut düzlem üzerinde semboller ve sınırlarla gösterilmesi şeklinde de anlaşılabilirler. Atlas sorumluluğunu Cumhuriyetin 100. yılına vefa anlamında Türk Kültürüne Hizmet Vakfı’mız üstlendi ve elliyi aşkın bilim insanının ortak gayretleri ile üstelik te dünya çapında etkili olan Covid19 salgını şartlarının ağırlığına rağmen ortaya bu eser çıktı. İlk olmanın öngörülemeyen pek çok zaafları bulunabilir. Ama teslim edilmesi gereken husus şu ki gerek vakıf mensupları gerek projeye desteklerini sağlayan kişi ve kurumlar, gerekse bu işin muhtevasını omuzlayan ilim adamlarımızın gayreti ve samimiyeti her türlü takdirin üzerindedir. Eserde yer alan haritalar Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) yardımıyla çizilmiş, haritada gösterilen coğrafi unsurlar, mekân itibariyle doğruluğu yüksek olan temel kartografik altlıklar ile uydu görüntülerinden teyit edilerek işaretlenmiştir. Atlasın adı üzerinde odağını tamamı bilimsel kıstaslar çerçevesinde özgün olan haritalar oluşturmaktadır. Haritaların verileri hazırlanırken ulaşılabilen bütün imkânlar ve kaynaklar mukayeseli olarak değerlendirilmeye çalışılmıştır. Metin kısımları ise konuyu ana hatları ile ele almış olup genel bir siyasi tarih anlatısından sonra mümkün olduğunca sanat, mimari, dil ve edebiyat birikimlerine de yer verilmiştir. Eserin nihayetinde de ayrı başlıklar altında Türk tarihinin bu birikimler açısından genel bir değerlendirilmesi mevcuttur. Her konunun sonunda ise ileri bilgilenme ihtiyacına yönelik seçme kaynakça bulunmaktadır. Bu çalışmanın tarihimize ve kültürümüze yararlı olmasını dileriz. Yayın sipariş formu için tıklayınız.  
Ali Şir Nevâyî –  Türklüğün Kutup Yıldızı
Türk Kültürüne Hizmet Vakfı'nın Cumhuriyetin 100. Yılına Armağan Yayın Projeleri kapsamında T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın da destekleriyle yayın hayatına kazandırılan "Kültürümüzün Temelini Oluşturan Değerli İnsanlarımızın Biyografileri" serisinden “Ali Şir Nevâyî - Türklüğün Kutup Yıldızı" adlı eser Vahit Türk tarafından kaleme alınmıştır. Ali Şir Nevâyî’nin yazdıklarında ve yaptıklarında elbette öncelikle onun dehasının, insanları hayrete düşüren zekası ile hafızasının, gördüğü eğitimin, yaşadığı çağda Türkistan’daki bilim ve sanat anlayışının çok önemli yerleri vardır ancak bütün bunlara ek olarak aile büyüklerinden ve geleneklerinden edindikleriyle mensup olduğu köklerden aldıklarının da göz ardı edilemeyecek düzeyde önemli olduğu bir gerçektir. Çünkü her sanatkâr ruh, bir gelenek içine doğar ve o geleneğe yeteneği ölçüsünde katkıda bulunur. Nevâyî’nin sahip olduğu aydın sorumluluğu ve ulus bilinci bize Balasagunlu Yusuf ile Kâşgarlı Mahmut’u anımsatır. Kısaca Türklüğün büyük bilgesi Ali Şir Nevâyî’yi Bilge Kağan, Bilge Tonyukuk, Kâşgarlı Mahmut, Balasagunlu Yusuf, Yesili Hoca Ahmet, Yunus Emre ile süregelen Türklük ve Türkçe bilinç zincirinin XV. Yüzyılda Türkistan’daki devamı, Türklüğü ve Türkçeyi geleceğe taşıyacak olan bu geleneğin önde gelen temsilcilerinden biri olarak değerlendirmek uygun olur. Yayın sipariş formu için tıklayınız.
Ahmet Kabaklı – Son Şeyhü’l Muharririn
Türk Kültürüne Hizmet Vakfı'nın Cumhuriyetin 100. Yılına Armağan Yayın Projeleri kapsamında T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın da destekleriyle yayın hayatına kazandırılan "Kültürümüzün Temelini Oluşturan Değerli İnsanlarımızın Biyografileri" serisinden “Ahmet Kabaklı – Son Şeyhü’l Muharririn" adlı eser Erol Ülgen tarafından kaleme alınmıştır. Ahmet Kabaklı’yı yakından tanıyanlar ve sevenler, öğretmen kimliği ile doğruları anlatması, edebiyatçı kimliği ile Türk dilinin korunması ve geliştirilmesi için yaptığı yorulmak bilmez mücadeleden dolayı Kâşgarlı Mahmut’a, hukuk adamı ve yazdığı yazıları ile halka dürüstlüğü anlatmasıyla Yusuf Has Hacib’e, sevgi yüklü olmasından dolayı Alperen’e, uzun yıllar içinde ve zor şartlar altında elde ettiği bilgi birikimi ve otoriter yönüyle Dede Korkut’a, gazeteci kimliğiyle dünyanın neresinde Türk varsa gidip onların dertleriyle hemhal olması sebebiyle dervişe, gaziye, akıncı beyine, her çağrılan yere gitmesi, gittiği yerlerdeki gördüklerini, anlatılanları yazıp okuyucusuyla paylaşması yönüyle de Evliya Çelebi’ye benzetmişlerdir. Ahmet Kabaklı, ömrünün elli beş yılını Türk milleti adına çok çalışarak, inandığı gibi yazarak ve öğreterek geçirir. Bu zaman içinde acımasız saldırılara uğrar, önüne çıkarılan engelleri daima sağduyusu, aklı, cesareti ve zengin bilgi birikimiyle aşar. O yazılarında daima yazar ve vatandaş sorumluluğu ile Türk halkını bilgilendirir ve ilgilileri de uyarır. Yayın sipariş formu için tıklayınız.
Görseller