Evliya Çelebi’nin Dar’ül a’lâ “Yücelik Beldesi” olarak nitelediği Sivas şehri, tarihin her döneminde adından söz ettirmiştir. Sarissa (Kuşaklı) ve Samuha (Kayalıpınar) Hitit antik kentleri Sivas topraklarında yer almaktadır. Sivas Danişment Beyliği’ne, Eretna ve Kadı Burhanettin devletlerine başkentlik yapmış; Anadolu Selçuklu sultanlarının yazlık merkezi olmuştur. Altın çağını Anadolu Selçuklu döneminde yaşayan Sivas, bu dönemde yapılan tarihi eserleriyle açık hava müzesi görünümü kazanmış, Osmanlı İmparatorluğu’nun eyalet ve vilayet merkezi olmuştur. Milli bağımsızlığa giden yolda Sivas, 108 gün Milli Mücadele’nin merkezi olmuş, geleceğin yol haritasının çizildiği şehir olmuştur. Anadolu’nun omurgası olan Sivas’ı tarihi, coğrafyası, türküleri, halk oyunları, gelenekleri, tarihi mimari yapıları, mesire yerleri, köprüleri, çeşmeleri, hamamları, hanları, müzeleri, kaplıcaları, çocuk oyunları, geleneksel el sanatları, söz kültürü, yöresel ev yemekleri, ulaşımı, eğitim hayatı, ticareti, sanayisi ve ilçeleriyle tanıtmaya çalıştık. Geçmişten ve günümüzden fotoğraflarla, Sivas’ı görsel olarak da canlandırmak istedik. “Sivas” kitabı; Türk Kültürüne Hizmet Vakfı’nın, Türkiye’nin bütün illerini tanıtmak amaçlı büyük projesinin ilk öncü kitabı olma onurunu taşımaktadır. Yayın sipariş formu için tıklayınız. |
Sözlü kültür; insanlığın ilk dönemlerinde bilgi ve deneyimlerini paylaş-tıkları, aktardıkları ve bunlarla ortak bilgi ürettikleri; ürettikleri bilgiler çevresinde “ben” olma bilincinden “biz”olma bilincine ulaştıkları kültür alanıdır.Sözlü kültür ortamında toplumun uzlaşmasıyla oluşturulan kültür ürünleri ve barındırdığı kültürel dinamikler, farklı yollarla kuşaktan kuşağa aktarılır, çoğalan ve geniş alanlara yayılan kitlelerin birliktelik işaret ve ifadesi olarak varlığını korur. Halk hikâyeleri, günümüz Türk dünyasında en çok bilinen sözlü gelenek ürünlerindendir. Bunlardan Nevruz Bey, Sümmanî ile Gülperi, Valeh ile Zernigar örneğinde olduğu gibi bazıları daha dar çevrede yaratılıp anlatılırken, Köroğlu, Tahir ve Zühre, Aslı ve Kerem, Âşık Garip, Kız Jibek, Sayyad Hemra gibi hikâyeler Türk dünyasında daha geniş bir alanda yaşamaktadır. Kitapta yer alan Tahir ve Zöhre, Aslı ve Kerem, Âşık Garip, Şah İsmail hikâyeleri Türk dünyasının ortak anlatıları, Nevruz, Abbas ve Gülgez, Mesim ile Dilefruz ve Valeh ile Zernigar hikâyeleri İran coğrafyasının da dâhil olduğu Azerbaycan ve komşu Türk gruplarında anlatılan hikâyelerdir. Verilen metinler Türk kültür coğrafyasında çok geniş ve zengin kültür sistemlerinin üstünde, kültür üstsistemi ürünü olan hikâye örnekleri, yaratıldığı ve yaşadığı dönemin zihniyet dünyasını gösterirken günümüzdeanlatılmak yoluyla da kültürel aktarıma, ortak kültür unsurlarının keşfine katkı sağlamaktadır. Yayın sipariş formu için tıklayınız. |
Sait Faik Abasıyanık, Cumhuriyet Dönemi Türk edebiyatının en başarılı ve özgün isimlerindendir. Ölümünün üzerinden geçen yıllara rağmen edebiyat dünyasında bütün canlılığıyla varlık göstermesinin asıl nedeni, kendi hikâyesinin kahramanı olup bu hikâyeyi okurlarıyla paylaşmasıdır. Yaşama dair bütün ayrıntıları fark eden, gözlemleyen, kaydeden Sait Faik, dâhil olduğu geleneğin sınırlarını kendi sesiyle aşmış; açtığı yoldan kuşakların yetişmesini sağlamıştır. Yaşamı boyunca sürdürdüğü arayışı hikâyeleştiren Sait Faik’in hayatı, onun eserlerinin açımlanmasına, İstanbul’un kenar semtlerinden Burgazada’daki balıkçı teknelerine uzanan geniş panoramanın anlaşılmasına imkân sağlamaktadır. Toplum gerçekliğinde kirlenmemiş olanı ararken karşılaştıklarıyla devrinin hem içinde hem dışında kalan Sait Faik, kendi merceğinden gördüğü dünyayı kurgulayarak pek çok özgün ve değerli eser kaleme almıştır. Sait Faik’in, “yazıcı dostumuzun” mesele ettiği ne varsa kalemindedir: “Yaşasın Edebiyat!” Yayın sipariş formu için tıklayınız. |
Nurettin Topçu altmış altı yıllık ömrünü bir muallim, fikir adamı, ahlâk filozofu, Hareket dergisinin kurucusu ve yazarı, bir mürebbi ve sohbet adamı olarak geçirdi. Hayatı ve “hareket”leri ile fikirleri arasında uyum arayan, üslup sahibi, etkili ve bereketli bir müellif aynı zamanda. Muhalif fakat yeniden kurucu bir mücadele adamı, sert ve tavizsiz tenkitlerden çekinmeyen bir ahlâkçı, bir mütefekkir… İnsanı bir şahsiyet, bir “ben” olmaktan uzaklaştıran, şahsî ihtiraslarına yahut cemiyetin-cemaatın değerlerine mahkûm eden düşüncelerle, siyasî sistemle, kapitalist dünya görüşüyle ve ideolojilerle olduğu kadar “kendini belli eden sanatla, nümayişçi ahlâkla, kendine güvenen dindarlıkla” da daima hesaplaşan bir karakter. Kendini/Müslüman Anadolu’yu merkeze alarak sonsuzluğa doğru hareket ve isyan eden iradeci bir mistik… İsmail Kara elinizdeki kitapta fikirleriyle de irtibatlı olarak onun hayatını anlatıyor. Yayın sipariş formu için tıklayınız. |
Gerçek anlamda büyük bir hoca, fikirlerine farklı çevrelerden birçok kimsenin değer verdiği bir yazar, Türkiye’nin çeşitli meseleleri üzerinde görüş sahibi bir fikir adamı, edebî metinleri belli birtakım yöntemlerle inceleyip tahlil eden bir ilim adamı olan Mehmet Kaplan aynı zamanda Türk kültürünün çeşitli devreleri üzerinde düşünen, bunları değişik açılardan ele alıp yorumlayan bir kültür adamıdır. Mehmet Kaplan kültürü bir milletin hayat ve kâinat görüşü, ahlâk anlayışı, sosyal teşkilâtı, mimarî, resim, mûsikî ve edebiyatı ile örf ve âdetleri yani kısaca “millî varlığı” olarak tarif eder. Elinizdeki kitapta yokluklar içinde küçük bir Anadolu kasabasında doğup büyüyen bir çocuğun, büyük bir gayret ve çaba ile önündeki engelleri aşıp ülkenin en önemli üniversitesinde Türkiye’nin önde gelen tanınmış bir ilim ve kültür adamı oluşunun hikâyesini bulacaksınız. Yayın sipariş formu için tıklayınız. |
Cumhuriyetin yetiştirdiği ilk kuşağın önemli tarihçilerinden olan İbrahim Kafesoğlu, aynı zamanda 70’li 80’li yıllara damgasını vuran fikir ve mücadele adamı idi. Tarihe karşı ilgi ve alakası çocukluk yıllarına dayanan Kafesoğlu, ilmî hayatı boyunca Selçuklu tarihine yaklaşımı, İslâmiyet öncesi Türklerin tarih ve kültürlerini ele alışıyla, tarihçilik anlayışıyla, metodolojisi ve üslubuyla günümüz tarihçiliğinde bir ekol haline gelmiştir. Osmanlı Devleti’nin çöküş süreci ile Millî Mücadele’nin çile ve ıstırap dolu yıllarının şahsiyetinde, ruh halinde derin tesirler bıraktığı, his ve düşünce dün-yasını Ziya Gökalp ile Hüseyin Nihal Atsız’ın şekillendirdiği, tarihçilik anlayışına Fuad Köprülü ekolünün yön verdiği İbrahim Kafesoğlu, ilmî çalışmaları, kültür ve güncel meselelere dair yazdıklarıyla nesilleri etkilemiş, gençlerin yetişmelerinde ve tarih şuuru kazanmalarında ciddi pay sahibi olmuştur. Yayın sipariş formu için tıklayınız. |
Dr. Baymırza Hayit, II. Dünya Savaşı döneminde silahlı, Soğuk Savaş döneminde ise bilimsel nitelikteki faaliyetleri ile bu mücadelenin en önde gelen simalarından birisi oldu. Yaptığı faaliyetler ve gerçekleştirdiği bilimsel çalışmalar öylesine etkili oldu ki Türkistan Cumhuriyetlerinin bağımsızlıklarına kavuştuğu 1991 yılına dek Sovyetler Birliğinde onun aleyhinde binden fazla kitap, risale ve makale yayınlandı, yüzlerce radyo programı yapıldı. Onun eserlerinin eleştirisi üzerine daha sonraki yıllarda 9’u profesör olacak olan 17 komünist bilim insanı doktora yaptı. Dr. Baymırza Hayit’in Türk milleti için yaptığı en büyük hizmet ise geçmişte Sovyetler Birliği’nin, günümüzde ise Çin’in tarih sahnesinden silmeye çalıştıkları “Türkistan” kavramını, siyasal koşulların bütün olumsuzluklarına rağmen, ısrarla gündemde tutması ve 21. yüzyıla taşımasıdır. Bu nedenle 1993 yılında Türkistan Araştırmaları Vakfı Başkanı olarak Dr. Hayit için bir Şükran Günü düzenleyen Dr. Ahat Andican, tören sırasında onu “Türkistan Kavramını Yaşatan Adam” olarak takdim etmiştir. Yayın sipariş formu için tıklayınız. |
Taşrada Büyüyen Şair – Arif Nihat Asya kitabı, temeli zorluklarla atılmış bir ömrü anlamayı/anlatmayı hedefleyen bir çalışma sonunda ortaya çıkmıştır. Bizde sanatçıların “insan” yönü yeteri kadar önemsenmez. Oysa sanatçı kabul ve retleri, iman ve inkârları, sevgileri ve nefretleri, alışkanlıkları, korkuları, zayıflıkları, hırsları, açlıkları, hüzün, neşe, keder ve özlemleri, merakları olan, sanatını da bütün bunlardan doğan karmaşık, çelişik, değişken yapının, yani şahsi hayatının üstüne oturtan bir insandır. Yayın sipariş formu için tıklayınız. |
Mahtumkulu, 18. yüzyılda yaşamıştır. Bu yüzyılda Türkistan coğrafyasında Çağatay Türkçesi yazı dili geleneği kullanılmakta idi. Mahtumkulu, yazdığı şiirlerde Türkmen Türkçesinin bazı özelliklerine de yer vererek Türkmencenin yazı dili haline gelmesine öncülük etmiştir. O sadece duygu ve düşüncelerini dilin estetik imkânlarından yararlanarak etkili bir şekilde dile getiren usta bir şair değil; aynı zamanda, Türkmen birliğinin, Türkmen ulusal kimliğinin ve bağımsızlığının fikri alt yapısını oluşturan saygın bir aydın, bir yol gösterici; bir bilge kişidir.Mahtumkulu’nun şiirlerinde Türkiye ve Türk dünyası şiirinin hemen her rengini, her tonunu, her çizgini, her anlayış ve zevkini görmek mümkündür. Onun şiirlerinde, Ahmet Yesevi’nin, Yunus Emre’nin Ali Şir Nevayi’nin, Fuzuli’nin, Nefî’nin Karacaoğlan’nın, Pir Sultan Abdal’ın, Köroğlu’nun ve daha birçok şairin edebi ruhuyla karşılaşır; bir bütün halinde Türk edebiyatının, Türk şiirinin bütün şekil, konu ve muhteva özelliklerini görür; yazdığı her tür şiirde edebi metnin estetiğini ve şiirselliğin büyüleyen güzelliğini yaşarsınız.Mahtumkulu, özelde Türkmenler, genelde ise bütün Türkler için önemli bir şahsiyettir. Bu eser ile Türkistan’ın huzur pınarlarından, fikir ve düşünce kaynaklarından biri olan Mahtumkulu tanıtılıp değerlendirilmeye çalışılmıştır. Yayın sipariş formu için tıklayınız. |